YAŞANMAMIŞ SEVDALAR PEŞİNDE/ Mustafa Tuğrul Edis

Kuru ağaçlar çiçek açar önce, son köprü de havaya uçar Arı kuşlarının geldiği günlere karışır seslerin tozlaşması Portakallar çiçekte ama arkasına saklanacak yüzümüz yok Ulu rüzgârlar gideli yıllar oldu, büyümeden yaşlanıyor çınar Alev esince yankılarını severim, yağ eskir elinin izlerini Nereden bulup getirir yapayalnız kuşlar, bahar dalından kopmuşlar Çam örtüleri mazide kaldı, acının yıllar süren…

Anılar/ Ali Rıza Kars

Biraz önce bir serçe, geçti gitti gözlerimin içinden Ardından kuş sürüleri; renk renk, boy boy, cıvıl cıvıl Yürüyüşlerimiz; izlerini çamurda, izlerini karda, izlerini kalbimde… Kır çiçekleri; kırlardan elime, elimden eline, kokuları teninde… Nice rüzgârlar esti soluk soluğa çıkılan tepelerden Şarkılarımızı, türkülerimizi, öpülerimizi esintilerine sindiren Bir kaplumbağa, uzun bir ömre yavaş yavaş, bir tavşan, rüzgârla yarışan…

KENDİMCE BİR SÖYLEŞİ/ Mehmet Rayman

ey cabar oğlu cabar nedir senden çektiğimiz böyle yırtık yaprakların satışından bir mezar bıraktın bize kefensiz sarıldık birbirimize okul zili çalsın uyanırız yine yalanın talanın geçmiş boynumuza bağlar bahçeler baykuş yuvası evin barkın üzümsüz çer çöp talkım kim kimi kıskanıyor bakın bir kere akşamın gölgesine sinmiş bekliyor yanımızdan el ayak çekilsin hele ellerimiz alışkın bu…

PAPATYA YÜREĞİ/ H. İhsan Sönmez

sessizlik ipiyle kendimi ördüğüm gece ay ışığından inen hüzünler gördüm dağlara kaçıştı vakitsiz sevinçler düşlerimi parçaladı ırmak boyu yengeç sürüsü yaklaşınca çakal sesleri yabani papatyanın sığındım yüreğine mülteci ruhumu sabaha ve tanrıya sunduğum o an son düğümü atarken aklıma düştün ya inceden bir sızı kainat küçüldükçe umuttun hiç uyutmadı gözlerin beni o ki hayalimde o…

Göğün Altında Filistin/ Şener Aksu

Hep oldu, hep oluyor hep olacak taş öğütür gibi öğütecekler bedenlerimizi bebeklerimizi bombalayacaklar çürüsün diye yarın kan kana karışacak kan elbet hesap soracak neden kaçırdınız gözlerinizi Nasıl bir yazgı bu nasıl bir tecelli hep oldu hep oluyor hep olacak kasırga gibi savuracak vahşet evlerimizi gözler solacak gözler elbet soracak neden kısıyorsunuz sesinizi nasıl da kurşunluyorlar…

Susmak Mızrağı/ Bilsen Başaran

“bir boruya üfleyen erkek ağzın şekil verdiği camdan bir kadınım/ itaatim… bardağım, dudaklara dokunup duran tabağınım, bedeninde olanı tutan” desem alkıştan patlayacak avuçların dünya kanatlanacak saltanatından ipek tüy dökecek baykuşların akbabaların. Adem’den beri dişiyim… çağlar tanık yarımım erkek bedenimde kökleri döl veren ululuğun dünya dünya olalı sen su’sun ben tohumum ikimiz bir buzul kütlesinde uyanan…

Sığınak/ Ahmet Özer

avluya bakardı penceremiz bir kadın pullarla yüklü sedef kakmalı giysilerini havada döndürür ninnilere yaslar eteklerine nakış işlerdi. çocuk düşlerimi süsleyen dansını havalandıran darbukaydı kocasının parmaklarıyla uzun koşuya katılan. geceler umudun gökkuşağı gündüzler uykunun salıncağıydı. küçük kızın sığınağıydı hırkamdaki çiçekler anne buzlu camın ardında terli bir gömlekti baba aynalarla dolu evden peri masalları akardı. evin bir…

Ölüm Sizsiniz/ Veysel Çolak

Yaşadıklarımı bilebilirdiniz bir alanda bırakırken kalbimi beni boğarken kentin çığlığı çok kez karşılaştık aslında yol değiştirirken gördüm sizi, korkarken aklınızda buğusu akşam çayının her çocuğun içinde dünya öldürülürken. Kirlenerek yaşamanız umurumda beni azalttıkça siz, büyüyor öfkem ihanetsiniz kuşların sevincine aklımda o yalancı yüzünüz, sizi gördüm bir devrimcinin ömrünü yağmalarken. Öyle bir şey değildi sevmek siz…

Suların Palmiye İzleri/ Sabahattin Yalkın

1. Kırlangıçlar dönmedi yuvaları boş ne sabah uçuları ne de gagalaşmaları evin önündeki palmiye küsmüş toprağa tükenmiş o fingirdek kız havası selam sabah kesilmiş yapraklar arasında… 2. Şıkır şıkır bir güneş çıplak sularda yüzsüz dalgalar açık saçık şarkılarda belli değil kimin kime vurulduğu bitmez tükenmez bir saklambaç Sirenlerin yürek hoplatan sev-sevli oyunu… 3. Ah Antakya……