Camları Kıran Çığlık
Gökyüzü kadar sen de gördün her şeyi
yırtıcı bir hayvanla çuvala konan kadını hatırla
boğulurken toprağın nasıl titrediğini…
Her idam daha kanlı olsun diye, daha ürkütücü
akciğerleri söküldü isyancı bir yolcunun
farelere yedirdiler aşkı yasak olanı.
Hatırla fillerin önüne atılanları
sonra başı kesilenin gözlerini kamaştıran kılıç
sonra balta, giyotin ve yağlı urgan
özgürlüklerden yana oldukları için
damarlarına şırıngayla akıtılıyor ölüm.
Hatırla elektrikli sandalyede saçları tutuşanı
orada saat dursa da biçerek geçmişti zaman.
Kanlı bir gece iniyor çatıların üstüne
her gün kapınızı çalacak çocukların korkusu
taş değil, mermi değil, çığlıktı camlarınızı kıran.
Avcıya yaşatılsa belki anlardı geyiğin acısını
cellat bunu anlasa ilk işi kendini asmak olurdu
ve yüzü karanlık, işe yaramıyor dolardan elbiseleri
sesinden kanı damlıyor doğmamış bebeklerin
gözüküyor içindeki o çok başlı canavar.
Dinlemek gerek olan biteni bir hançer anlatıyorsa.
Seni de durdursun bir kadının kıpkırmızı gözleri
neden öfkelendiğini hiçbir zaman unutma
ölümün demirden çenesini kırdığın gündü
yoldan çıktığını görenler olacak
nereye diyene kendini göster
yürürsen bir dağ da yürür seninle
hayatın içinde kal, bir kıvılcım parlasın aranızda
âşık ol, yaşatsın seni seçtiği o karanfil.
Dünya 2019