BİLE
Rıdvan Temiz
Tozlu köy yollarından mı mesela- yoksa kentsel mi dönüşen kalabalıklardan?
Her hikâye ortasından başlar sonuna…
Bereketinden mi acaba sulak arazilerin- çorak toprakların mı yoksa kıraç sessizliğinden?
Sesinden- belki sevmeliyim seni ilkin en çok sanırım…
Seni yüreğinden epeyce sevdimdi zati geniş zamanlarda
Seni bir de hayallerinden sevmeliyim gerçeküstü kızıl yağmur tarlalarında
Sırra kadem basan yılkı atlar misali seğirtmeliyim rüyalarına
Feleğin zembereğinden atlar gibi kontrast uçurumlardan bile isteye
İsteye bile
Bile sevmeliyim seni bile daha çok bile yalınayak kent merkezlerinde
Işıklarda trafo kuçelerinde telefon kulübelerinde ve çıkmaz sokakların en bi kuytusunda bile
Koşar adım ritmik heyecan pıtırcıkları bırakmalıyım avuçlarına
Bileklerine bir tutam yasemen…
Puzzledan bozma lego bilmecelerde bile
Sevmeliyim ki sevmeliyim bile bile
Tutuşurken yağmurlar pencere diplerinde amansız kavgalara
Lapa lapa karlar yağıyorken bile memleketin damlarına
Kürenirken bile yığınaklardan kızıl mavi bulutlar ve bacaların dumanlarında biriken islerde bile yine seni sevmeliyim
–“sabuha gitme dedim” şarkısını terennüm ediyorken bile anılarımda beyaz-
Bile rüyalarımda bile gerçeğin en bi keskin kıvamında bile karanlıkta bile ışıkta
Bile koronada ve yeni normallerde
Anormal toplumsal süreçlerin tam ortasında
Paranormal aktivitelerle aktivist bilmecelerde
Savunurken ekmeğin buğusunu ve alınterini
Tandır gölgeliklerde cereyan eden sevdalar aşkına
Çardaklarda tentelerde ve şalvar giyen anaların hak temelli sosyal hizmet yaklaşımlarında
Şimdi ve burada…
Memlekette ve gurbette
Yâd ellerde ve kabristanda
Elinde
Elinde ve kokunda ve sesinde ve titreşiminde ince bileklerinin ve parmak uçlarındaki bilgelikte
Ve gamzende tebellür eden tebessümde bile yine sevmeliyim seni
Bile yüreğinde
Bile sesinde ve bile isteye yüreğimde ve serin otlaklarında gözbebeklerinin en çok sevmeliyim seni çok bile az bile daha çok
Bile çoktan bile daha çok bile isteye
Sevmeliyim
Seni…