çok şeylere yakındık
sallasanız iliğimiz boşalır
kıtlığın rengi değişti
şimdi bizi yadırgıyor
şalvarı geniş elbise
bizim mutluluğumuz
gün akşamı gelen yolcumuz
dağların köylere inen tozu
iki yakalı bir şehire taşıdık
köydeki unu bulguru
ayak üstü komşuluk geçişleri
hep bu eşiğin üzerinden batardı
çocukları çağırdığımız akşam güneşi
bakkalın önüne toplanmış köy halkı
çekimsiz bir fotoğrafın içinde
herkes babasına bakardı
hep kayıt tutuyor
hemen önümüze düşen çeşme
içi boşaltılmış bir dağın kayması
yoldan çıkan korku çatlakları
ne dünya döner bu tarafa
ne çevirdiğimiz kolun çarkı
hiç tanımadığım insanları
sevmek için çıktım yola
ufkumuz açık mavi bir step ırkı
senin özlemini çeken nehir
daha varamamış ak denize