Ne hal hatır sorma
Ne de “Bugün okulda ne yaptınız?”
Çocuk ilgiye muhtaç, öfkeye gebe,
Anne baba ekranda saklı.
Duvarlara sinmiş bir öğretmen sesi:
-Anlayış vermeye geldim!
(Duyan olmadı.)
“Güven“ dışında her şey sokakta.
Sokaklar kalabalık,
Caddeler kirli.
Güzellikler vitrinlerde saklı.
Cama sinmiş bir öğretmen sesi:
-Güzellikler vermeye geldim!
(Duyan olmadı.)
Bir yanda trafik, bir yanda gürültü.
Anlayış aranmaz olmuş.
Kapkaçla sürüklenen umutlar.
Vicdan cüzdanda saklı.
Ruhlarda unutulmuş bir öğretmen sesi:
-Dürüstlük vermeye geldim!
(Duyan olmadı.)
Kolay kazan, kolay harca.
Alın teri nedir ki!
Döndükçe dönen hayaller,
Gelecek şans toplarında saklı.
Kuponlara sinmiş bir öğretmen sesi:
-Yarınlar kurmaya geldim!
(Duyan olmadı.)
Hayaller renk renk,
Allı pullu ekranlar.
Çeşit çeşit haplar.
Yitip giden yapraklar gibi mutluluk şırıngada saklı.
Hayata direnmiş bir öğretmen sesi:
-Mutluluklar vermeye geldim!
(Duyan olmadı)
Yarıştırdık hepsini
Filancanın çocuğuyla.
Nasıl ulaşıldığı önemli değil bilgiye.
Doğru, şıklarda saklı.
Seçeneklerde sıkışıp kalmış bir öğretmen sesi:
-Yorum katmaya geldim!
(Duyan olmadı)
Dışarısı karışık, dışarısı zor.
Ölçemedik belki yürekleri,
Saç, sakal ölçmekten.
Şeytan ayrıntıda saklı.
Huzur ararcasına
Okullara koşup gelen öğrenciler.
Bu masum yüreklere,
“Yarın” giydirir öğretmenleri,
Gönüllere çaresizlik batar.
Anlar ki en sonunda insan
Sevgi yürekte saklı.
Ve sonra sınıflarda
Gürül gürül bir öğretmen sesi:
-Her şeye rağmen sevmeye geldim!
(Duydu bütün öğrencileri!)