düşünce, esaret, kemik kafes
anda kalbim ölü bir saat gibi
gliya’dan yükselir o anlamsız ses
örümcek ağına el basarım ki
ateşi ben bulmadım
aklı yanan biri bulmuş olmalı
ruhumun üzerine harf koyarım
söylerim dilsiz olsam da söyler
bir kişiye neden fazla
iki kişiye eksik kor alevi
anahtar deliğinden girer hayaletim
alevi söndürür nedensiz
neden derim, cevap verir:
‘ateşi ben yarattım
her yangından sen sorumlu değilsin’
rüzgar önünde sus sonunda
kül bana kalır düşler zamana
hayta sensizlik geceden rol çalar
rüyama tanıklık ederim
kim gölgesinden uzundur
öznesinden büyük kim
kaos biter saatler dirilir
sihirli acılarımı öper bir kadın
gliya’da bütün sabahlar
kendi akşamını sayıklar