Tüm sıfatların işaret parmağı seni gösteriyor
güzel mi çirkin mi, deli mi akıllı mı?
sözcüklerden hapishaneler, odalarda saklı gizi
çarşıda çıldırmış biri giysilerini yırtıyor, bu et kimin
akbabaların gözleri üstünde, pençeleri ağ
yüklemiş zamanları sırtına, yanağında tokat izi
Yüreğin yakılmış çağların ortasında, kül rengi gözlerin
Gözlerin ki aşkı sönmüş kuyularda
baktığı filmlerin fiyakalı sonlarında arayan
bir serinliğe kök salan meyve ağaçlarıydı
verirsin ayakta kaldıkça, ellerin nereye düşer
neye dönüşür ömrün kendinden azala azala
sahi aşkı bildin mi, onca bebe doğurdun da?
tenin aç, susayarak geçtin bir yudumuna
saçlarına erken düşmüş kar soruyor bak!
üşüdün kalbinin anne köşesinden, tek tek uçtuğunda
tenha yuvandan Anka’ya meyleden kuşlar
‘Yaşadım’ diyecek misin toprağa konduğunda
gövdende çağların şiddeti tepiniyor