KAYNAK YAPMAYIN SIRANIZA GEÇİN!
Ayfeti’yle Arnavutluk’a gideceğiz daha
Babam nereye gitti diye soracağız orda
Canımın içinden geçenlerle geçinemedim
Çeyizi hayatıdır insanın onu götürür dedim
Demiri pas ile anma demişti bana babam
Ezilenlerden ezilme sesi çıkar da duyamam
Fıtratımda Fahrüddîn olmak varmış benim
Gjirokastër duy, fırtınalı kentim, taş kentim
Halimi görsen şiir bile kurtaramaz dersin
Islak zeminlerde dörtnala atlar dehlersin
İçinden Yusuf çıkan söyle kaç kuyun var
Jandarma düzeninde ister misin jambonlu kar
Kınında çürüdü benim en keskin kılıçlarım
Lazarat diyorum niye çok uzağındayım
Magnesia yurdum diyecektim az kalsın
Neden ve nasıl çıktı söylesene şol yangın
Ordan öte gitme demiştim bir dizemde
Önceliği niçin verir bir savaşçı ölüme
Pandemi günlerinde patates şiiri yazdım
Ruhumun renginde Rahibe Teresa’dan beyazdım
Sormuştum yalnızlığa yaşın kaç senin diye
Shqipëria nëna ime Shqipëria nëna ime*
Tuttum ipinden hayatın ellerim kan revan
Usulca uyandırdı rüzgâr okşayışıyla bir an
Üşenmeyip gittim yelkovanın ardından
Vay be dedim sen de yaman ben de yaman
Yığılıp kaldım işte ben zamanın karşısında
Zira zehir hem aşımdaydı hem de suyumda
*Türkçesi: Arnavutluk, anneciğim benim.
Fahrettin KOYUNCU