avluya bakardı penceremiz
bir kadın pullarla yüklü
sedef kakmalı giysilerini
havada döndürür
ninnilere yaslar
eteklerine nakış işlerdi.
çocuk düşlerimi süsleyen
dansını havalandıran darbukaydı
kocasının parmaklarıyla
uzun koşuya katılan.
geceler umudun gökkuşağı
gündüzler uykunun salıncağıydı.
küçük kızın sığınağıydı
hırkamdaki çiçekler
anne buzlu camın ardında
terli bir gömlekti baba
aynalarla dolu evden
peri masalları akardı.
evin bir diliminde
hasta karısını
uçurumdaki çiçeklere tutunarak
ve kuşların göçüne bakarak
şiirle besleyen
yaşamı sırlarla dolu
aktördü komşumuz.
okul yolunu çocuğuyla paylaşan
coğrafyasının güneşiyle harmanlanan
bir yorgun yüze bakardım durmadan
sürülerin geçtiği karlı ovalar
rüzgârlı başaklar uçuşurdu
sevgiyle donatılan evimizde.
hayatı dudaklarında
bir kızıllık olarak taşıyan kadın
gündüz mutsuzluğunu geceyle ateşlerken
sığındığı kalbiydi
belki de tek onun olan.