eski bir iskele gibi yıkılarak gitti yaz
kasım da gitti sonsuz bir başlangıç sonrası
içinde hep durgun sular taşıyan bir değirmen
öğüttü durmadan kendine dönen anıları
bir attı gövdesinden bağımsız serin rüzgârlar taşıyan
sevişilmemiş bir yatağı serdi özenle her gece
utanmak burada bitiyordu bir düş başlatıyordu sonrası
bahçeyi saran otların yangını, kızgın bir kumun dilini
kim bilir hangi sonbaharda kaldı gecikmenin sesi
denizle beraber yürüttü kasırganın oltasını
gökyüzü suyuna karıştı, kırlar köklerine indi ağaçların
bir zeytin nasıl öpülürse hırçın öyle dayandı ağzına
uzun bir yağmur sonrası durulurken saçları
kendini yiyen bir ahşap gibi soludu dünyayı
bütün mevsimler geçip gitti bir bulut kaldı saçlarında