YAVRU GÜVERCİNİN AHI
A. Kadir Paksoy
On ekim iki bin on beş
Nasıl anlatayım bilmem ki kardeş
Öyle bir kıyın yaşandı ki
İnsan öyle insanlıktan çıktı ki
Kahrından karardı güneş
Ben bu suça ortak olamam
Der gibi
Barış için bir araya gelmişlerdi
Dört bir yandan Anadolu güvercinleri
Gökçe güvercinler
Kaya güvercinleri
Tahtalı güvercinler
Hele taklacı Mardin güvercinleri
Ne şenlikti yarabbi
Kanat çırpıp ötüşmeleri
“Yurtta barış / Dünyada barış”
Der gibi
Ama nerden bileceklerdi
Pusuya yattığını güvercin kasaplarının
Apansız bombalar, kurşunlar…
İşte bir tek bu yavru güvercin kalmıştı
Kan revan içindeki bu yuvada
Bekliyordu tek başına
Dönüp gelecekler anamla babam
Gagalarında bir buğday başağı
Ya da bir zeytin dalıyla
Der gibi
Ama ne bu yavru güvercinin ana babası geldi
Ne de bu yuva kaldı yerinde
“Görüntü kirliliği” yaratıyor diye
Yuvayı bozup sildiler kan izlerini
Suçumuzu bilmesinler
Der gibi
Gel de inanma Tanrı’ya!
Yavru güvercinin ahı tutmuş olmalı ki
Uyuyamaz oldu artık güvercin kasapları
Düşlerinde hep onu görüp
Duyuyorlarmış onun sesini
“Yurtta barış / Dünyada barış”
Der gibi