Büyük İskender’in Ayak İzleri
- Makedonya Kralı Philippos diyordu oğlu İskender’e
Yürüyeceksin Dünyanın en son uçuna kadar
Komutanların akıllı olacak bir de yüzleri kusursuz
Aristo öğütlemişti kusurlu komutanı sevmez savaşçı
Onlar her savaş sonu aldığın kentlere baş olacaklar
En büyük güç cesarettir o da senin kanında var
Herkesin dense de bu yer bu gök bu gün bu güneş
Kılıçların hakkını unutma ölüm dirim kavgasında
Aslolan yaşamdır öpülü dudakları ayır sevdalara
Ey zaman
toprak anayı unutma
biraz da doğa
- Mekadonlar Traklar başlarında Büyük İskender
Otuz bin kılıçlı kalkanlı uzun mızraklı savaşkan er
Giritli okçular Rodoslu sapancılar Tesalyalı biniciler
Kanatlarda üç bin atlı iyi nişancılar ön saflarda
Yol aldıkça binlere binler eklenir işinde usta
Demirci çadırcı nalcı yemci gözcü ille de aşçı
İsos güneyde orda Misis ovası derin uykularda
Deliçay’da Mola…Yer sofraları kazanlar dolusu aş
Son lokma sonu çimlere düşer yorgun başlar
Üveyikler cik ciklerle sabahı uyardığında
Diri bedenler ölü bedenler içinde uyurlar
Ey toprak
kanlar ne ola
biraz da başak
- Kılıç kılıça yetmez yerlerde kan var can var
Açılır Alalah’ın kapıları Doğu’nun Ecesi Antakya
Gün boyu yağma kadını kızı çığlık çığlığa
Sağdan soldan dört yandan başlar yangınlar
Ne ölülere yeter gözyaşları ne de dirilere
Akşam çökünce yükünü alır çalgılı ezgiler
Zafer aşkına közde pişmiş kemikli but etler
Şarap sarhoşu yengin erler zil-zurna
Kapışırlar gezginci genelevin kınalı kızlarını
Utancından ışıklarını kısar beşiz yıldız Cassiopea
Bir yanda gökyüzünün ahı bir yanda kör yazgısı
Ey gök
savaş yengini kim
biraz da umut
- Orontes’in ak suları günlerdir kirli kan
Yürür İskender Nil’in Akdenizli deltasına
Uyanır yontma taşlı Ehram’larda yatan mumyalar
Firavun yere bakar göğe bakar güneşe bakar
Şimdi neredesin ey tanrılar tanrısı ulu Ra
İskender’in pezevenkleri gece gündüz pervane
Hiç boş bırakmazlar yılmaz savaşkanın yatağını
Kırmızı şarabı biraz fazla kaçırınca hele
Dert yanar kadını oğlanı parasını alırken
Her yanları ısırık içinde bedenleri savaş alanı
Dilden dile söylenti o ki İskender’in frengi kaptığı
Ey güneş
savaşlar yetti
biraz da sevda
- Komutan Seleucus yaktığı kenti gezerken
Beyaz peleriniyle kapatır yüzünü ağlarken
“Oğlum Antiochus’un adına kurulacak yeni kent
Sırtını dağa dayamalı yukardan bakmalı her yana
Orontes Irmağı’nın kıyıları agoraya sınır ola
Sarayımız ağaçlıklı Ada’nın tam ortasına
Harem odaları hem dağı görsün hem ovayı
Ayı aylamalı şafağı kızıllamalı sabahı şakımalı
Köprüler yollar yontular otacı ocakları çarşılar
Basamaklı-tiyatro cimnasyum hanlar hamamlar
Şaraphaneler çalgıcılar zilli çıplak kadınlar”
Ne ki Babilli bir anofel sokar öldürür İskender’i
Ey insan
kılıçlar kınlarına
biraz da yaşam
Sabahattin Yalkın
13-14.Eylül.2019/Ayvalık