Esin Çakar Demir, İzmir’in Kavakları
Hava sıcak ,bunaltıcı bir sıcak…’’
Bunun arkası yağmur,
mayıs ayında böyle
olursa bu yaz işimiz var ‘’diye söylendi
Pehlivan Rıza, sızlayan romatizmalı
bacaklarını ovalarken.
Cebinden çıkardığı mendille terden
sırılsıklam olmuş yüzünü, boynunu
kuruladı. Ağır cüssesiyle Karantina’nın
dik yokuşundan sallanarak
aşağı, taa deniz kenarına kadar
indi oflaya poflaya. Balık
tezgâhının önüne yaklaştı.
Balıkçı Şevket, esnaf arkadaşlarıyla
laflarken göz
ucuyla, yaklaşan Pehlivan
Rıza’yı selamladı. Rıza,
daha birkaç gün önce hiç
sebepsiz atıştığı Cemal’i
görmezden geldi. Cemal
sudan sebepleri mesele
etmeyecek kadar yüce
gönüllü bir adam… Yılların
hoyratça yıprattığı
çelimsiz bedeniyle ayağa
kalktı. Başı Pehlivan’ın
omuz hizasına ancak gelen
Cemal, kederle baktı kadim
dostuna. Rıza’da daha fazla dayanamadı.
Uzun zamandır görüşmemiş
iki parça can gibi hasretle kucaklaştılar.
‘’Biz niye atıştıydık be Cemal ?’’
dedi Rıza. ‘’Neye olcek benim eşşeğe
çüş dediydin.’’ Bütün esnaf sözleşmiş
gibi bir ağızdan gülüştüler bu lafın
üzerine.
Not: WEB sitemizde dergimizde yer alan ürünleri kısmen paylaşıyoruz…