F. NİETZSCHE’NİN ZERDÜŞT’Ü VE UMUT ZEKÂSI
Aklın tıkandığı ve duyguların bunaldığı yerde umut, devreye girer. İnsanın tam da “boğuluyorum” dediği yerde umut yeni bir sayfa, yeni bir kapı açar… Umut, tüm zekâların anası olarak aklın ve kalbin gece görüş kamerası gibi çalışır. Kızılötesi, mor ötesi ve fizik ötesi her şeyi hisseder, görür ve işitir. Her defasında yeni yol, yeni bir yöntem keşfeder… O, engellerin erişemezliğine sahiptir.
“Ve bu umut olmasaydı, nasıl katlanacaktınız yaşama, siz idrak edenler? Ne kavranılamaz olanın içinde bir yuva bulabilirdiniz kendinize, ne de aklın almadığının içinde.” böyle soruyordu F. Nietzsche, ünlü kitabı “Böyle Söyledi Zerdüşt”te.
Yüksek bir umut zekâsına sahip olan acıların filozofu Nietzsche’ye olumsuz bir cevap vermek bizim haddimize değil. Ancak umut konusunda onu daha iyi anlayabilmek ve anlamlandırmak için diyebiliriz ki aklımızın almadığı yerde umut devreye girer ve anlar. Hatta anlamlandırır. Hayal bile edemediğimiz yerlerde içimizdeki sarsılmaz umutlar kendi zekâlarıyla mutlaka kendilerine bir yol bulurlar hayatta… Ne demişti ünsüz yazarımız “Yol ver umuda, boy versin hayata…”
“Derisini değiştirmeyen yılan ölmeye mahkûmdur. Bu durum fikrini değiştirmeyen zihinler için de geçerlidir.”diyen Nietzsche, önceleri amansız ve acımasız bir hastalığın pençesinde iken Yunan mitolojilerinde geçen “Pandora’nın Kutusu”yla anlatılan olumsuzluk ve umutsuzluklardan etkilenerek “aslında kötülüklerin en kötüsüdür umut, çünkü insanın çektiği eziyeti uzatır.” demişti.
Ancak daha sonraları hastalığını bile bir nimet olarak görüp “Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir. Yaşamak, acı çekmektir. Hayatta kalmak ise, bu acıda bir anlam bulmaktır. Bizi öldürmeyen şey, güçlendirir.” demiş ve o gün umudu keşfetmiştir. Diyebiliriz ki: Aklın ve kalbin umut gözü açılmıştır.
Yüreğinin paslı kapılarını açıp ev temizliği yapmaya karar verdiğinde o, şöyle demişti: “Sevgim ve umudumla sana yemin ederim: Terk edip gitme ruhundaki kahramanı! Kutlu tut en yüksek umutları!
Ona göre “Umut şanstan çok daha güçlü bir uyarıcıdır.” Onun bütün okurlarına tavsiyesi şudur:
· En yüksek umutlarını kaybeden soylular tanıdım ben. Şimdi kara çalmaktalar tüm yüksek umutlarına. Artık küstahça yaşıyorlar, anlık hazlar içinde ve ertesi güne dair hedefleri yok neredeyse.
· Kendinize gülmeyi öğrenin, gerektiği gibi gülmeyi! Siz daha yüce insanlar, ah daha ne çok şey mümkün!
· Ve sahiden, ne kadar çok şey başarıldı şimdiden! Ne kadar zengindir bu yeryüzü küçük iyi mükemmel şeylerden yana, iyi başarılmış şeylerden yana. Küçük mükemmel şeyler yerleştirin etrafınıza, siz daha yüce insanlar! Onların altın olgunluğu şifadır yüreğe. Mükemmel olan umut etmeyi öğretir.
· Güçlü bir umut, yaşam için, ortaya çıkmış herhangi bir tek gerçek mutluluktan çok daha büyük bir uyarıcıdır.
· Geleceğin önsezileri! Geçmişi değil geleceği yüceltmek! Geleceğin mitini bulmak! Umut içinde yaşamak! Şanslı anlar! Ardından perdenin yeniden inmesine izin vermek ve düşüncelerimizi kesin ve yakın amaçlara indirgemek!
· Gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılmaz.”
Teşekkürler Friedrich Wilhelm Nietzsche, bizlere “Mükemmel olan umut etmeyi öğretir.” diyerek sanatınla, edebiyatınla ve hayatınla bizlere verdiğin güçlü anlamlar, sarsılmaz umutlar ve yeniden umut etmeyi öğrettiğin için.