Hitit Kralı Şuppiluliuma
1.
Güneyde Alalah’ın* orda nisan yüzlü ovalar
Antiochus* uzaklaşsa da ev ev sokak sokak
Sular bir türlü durulmasa da akağında
Şarap yüklü Orontes* gemileri karşılanır zılgıtlarla
Dayarım sırtımı sırdaşım Silpius* Dağı’na
Cehennem Kayıkçısı Haron uykusuz
Veba kırımı sis inceliğinde ağıtlı kayalarda
2.
Eskiden şaşardım dualar nasıl ulaşır arşa
Bulutlar sulara bıraksalar resimlerini
İlk damla öz karnını bulsa bir daha
Aklanı sürer damarlarda yıllardan yıllara
Yaşanan her sevda toprağın adağı göğe
Anıları kulaktan kulağa dillense de
Sevmişimdir belki zaman örtüyor yaşantıları
İnsan severse ilkin kendini sever değil mi
Seni sevdiğimi söylemeden ölmem ki
3.
Sonra Babilli çılgın masallar başladı
Kil tabletlere düştü sevli – sevili başım
Kaç kez yargılandım kaç kez aklandım
Ziggürat’ın mum ışıklı sev-sevil odalarında
Çıplaklığıma çıplaklıklar karıştı can cana
Kutsaldı en üst kat / İlle de gümüş sikke
Gönüllü rahibeler gecenin yıldız cümbüşünde
4.
Büyük kıtlık Hitit toprakları çatlamış susuzluktan
Şuppiluliluma krallar kralı kurmuş otağını Tayinat’da
Delta’dan gelen buğdaylar ulaşmış Hattuşa*’ya
Bayramlanmış göl kıyıları çalgılarla şarkılarla
Dikilmiş heykeli bir elinde mızrak bir elinde başak
Hıdır Denizi’nin serin yeli okşar patlak gözlü yüzünü
Halkını doyurunca mutlu yaşamıştır tahtında
5.
Hangi yöne yönlensem yollar umut umuda
Güneşle yıkadım yüreğimi Orontes sularında
Ağzı kekik kokulu Amanoslu firik kızlar
Diklemeç bakışlı zeytin gülüşlü yosmalar
İlle de Herod Caddesi*nde ikindi gezgincileri
Fistanları yandan yırtmaçlı albenili
Torunlarım Nil’in orda tanımasalar da beni
Mumyalanmadan gömülse de tohumlarım
Ra’ya ulaşmaktı derdim niyedir bilmem ki
6.
Kimi gözler Galata Kulesi gölgesini unutunca
Sultan Mehmet’in gemileri Haliç’in sularında
Çalmaz olmuş Ayasofya’nın susmaz çanları
Ne Bizans’ın çingene kraliçesi Teodora
Ne de öpülmeden solan Harem kızları umurumda
Sâdâbâd mayısları nerde şimdi izi-mizi kaldı mı
Beş yüz altına satılan lale soğanını kim toprakladı
7.
Ne çok bu yer adları yeni evler yeni yüzler
İstanbul büyüdükçe küçülüyor daha da
Olur olmaz duraklarda adımı sorma bana
İlk İstanbul’um Haydarpaşa şimdi yok
Mavi kokardı Boğaziçi yandan çarklı vapurlar
O zamanlar cafcaflı sinemalar vardı… ya
O zamanlar babalı sokaklar vardı… ya
O zamanlar ıslanası yağmurlar vardı… ya
Yalnızlık uzaktı yaşam özgür adımlarımd
8.
Pera kimliği yitik melez bir resim şimdi
Gündüzü evliya buhuru gecesi yalpalı kama
Taksim Meydanı bayramsız törensiz körebe
Gümüşsuyu merdivenlerinden Beşiktaş’a
Beşiktaş: 5 / Cimbom:4… Baba Recep omuzlarda
Sonsuz döngülerde hepsi bir yıldız süzümü de olsa
Benden selam İstanbul’un curcunalı akşamlarına
29. Mayıs. 2005 / Ankara, Düzelti 2019 –
16.Mayıs.2020, Feneryolu İstanbul
Alalah : Antik Hatay toprakları
Antiochus : Eski Antakya
Orontes : Asi Irmağı
Silpius : Neccar Dağı
Hattuşa : Hitit’in Başkenti
Herod Caddesi : Antik dönemde Antakya’da
ışıklandırılan cadde