İlkay Coşkun, Tercih
Tercihler insana istikamet gösterir. Alternatifler içerisinde
seçme hakkıdır bir nevi. Bir haliyle de yanlış
ve doğruyu beraberinde taşır. Tercih yaparken,
az çaba ile çok nimet elde etmeye meyyal olan insan için
işin zoruna talip olmak kolay değildir. Kimi zaman da tercihlerdeki
anksiyeteyi önceleyip geri durmayı da beraberinde
getirecektir.
Tercihler bir yer de hareketliliği imler. Eylemsizlik, durağanlık
uzaklarda bir yerdedir ama bu da bir tercihtir.
Korkmamayı da içinde barındırır. Hatta yanlış yapmaktan
korkulmamalıdır ki doğruya giden yol bulunabilsin. Bazen
geri çekilmek korkaklık değildir. Kendinden sonrakileri korumak
gibi bir değer ifade edebilir. Daha çok ataklığı imlese
de atalet hâli de bir tercihtir.
Vicdanımızla var olduğumuz dünyada tercihlerin, bir başkasının
kâbusu olmaması istenir. Savaşmak bir tercihtir ama
savaşmamak ve sulh hâli daha çok aranılan, istenen olması
gereken durumdur. Tercihlerimizin üzerine mi kaderimiz şekilleniyor?
Yoksa yazgımız doğrultusunda mı tercihlerimiz
şekilleniyor türünden birçok sorgulamada bulunabiliriz.
Öyle ki kaderle arasında hep bir ünsiyet hâli vardır. Öyle
veya böyle tercihin önemi vazgeçilmez bir realite olarak karşımızda
duruyor.
Tercihiyle olumlu istikamette yol aldığını zanneden insanın
ulaştığı sonuç her zaman istediği gibi gerçekleşmeyebilir.
Einstein’a güzel bir Bayan; ‘Evlenelim, çocuğumuz senin kadar
zeki, benim kadar güzel olsun’ diye teklifte bulunmuş.
Einstein ise ‘Ya benim kadar çirkin, senin kadar aptal olursa’
diye cevap vermiş. Aynı bu örnekte olduğu gibi tercih ve sonucun
tamamen zıt istikamette vuku bulması da ihtimal dâhilindedir.
Einstein risk almak istememiştir fakat risk almak
da bir tercihtir. Nasıl ki atılan ok, söylenen söz geri gelmiyorsa
tercihlerden de geri dönüşler ya hiç mümkün olmamakta
ya da hata yaparak gerisin geri dönüş yapılmaktadır.
Not: WEB sitemizde dergimizde yer alan ürünleri kısmen paylaşıyoruz…