BUGÜN YİRMİ DOKUZ EKİM
İliklerime kadar soyundum seni
Giyindim sohbetlerde, saf tuttum
Üst kattakiler seyri sefaya daldı
Varsın kırılsın aynalı dedikodular
Varsın örse düşsün ölü kuşlar
İçindeki ateşi körükle özgürlük adına
Kül karıştırmaktan yorulsun rüzgar
Bizim ayetlerimiz onlar
Anda gördüm seni sonu harmandır
Hadi kuşan yerle göğü varsın
Kıskansın komşular bizi, kutsasın
Suskunluğunu boz hadi dansa kalk!
Bugün Yirmi Dokuz Ekim
Cumhuriyet Bayramı
M. Mazhar ALPHAN
“İliklerime kadar soyundum seni
Giyindim sohbetlerde, saf tuttum”
Alphan bu dizelerde “İliklerime kadar soyundum” imlemesi ile Soren Kierkegaard’ın 1854 yılındaki günlüğünde, ‘insan yüzmek için tüm kıyafetlerini çıkarır, hakikati arzulamak için çok daha içsel bir anlamda soyunmak zorundadır’ sözlerini hatırlatmaktadır. M. Alphan’ın “iliklerime” kadar derinlemesine soyunmak imlemesi, bireyin nesnel gerçekliğinin çok daha ötesinde düşünsel gerçeğine vurgu yaparak okuyucuyu gerçeğe değil hakikatine yönlendirmektedir.
“Giyindim sohbetlerde saf tuttum” dizesinde ise anlatmak istediği hakikati bilmek için önce idrak etmek (akıl erdirmek, anlamak) gerekir. Yaşamın hakikatine ulaşmak için ise aramak gerekir. Alphan sohbetlerde saf tuttum imlemesi ile bu arayışını dile getirirken zaten özde düşünen, sorgulayan araştıran, felsefi soru ve problemlere kendi yanıtlarını bulmayı ve bunları çözümlemenin bir yolu olarak da insanların düşünce alışverişi yapmaları gerektiğini anlatmaktadır.
“Üst kattakiler seyri sefaya daldı/ Varsın kırılsın aynalı dedikodular/ Varsın örse düşsün ölü kuşlar/ İçindeki ateşi körükle özgürlük adına/ Kül karıştırmaktan yorulsun rüzgar”
Bu bölüm ise bize Murray Butler’ın dünya üç grup insandan oluşur, savını hatırlatmaktadır. Bunlar;
-Sonuçları ortaya çıkaran küçük bir başarılı grup,
-Olup biteni seyreden oldukça büyük grup,
-Nelerin olup bittiğini bilmeyen muazzam bir kalabalık.
Bu dizelerde Alphan bize 2. grup yani olup bitenleri seyreden oldukça büyük grup olan insanları hatırlatırken;
“Varsın kırılsın aynalı dedikodular” dizesinde ise neden “ayna” sorusu akla getiriyor ki; bu da bize Amerikalı sosyolog Charles Horton Cooley’in “ayna benlik” teorisini hatırlatıyor. Cooley’e göre ayna, benlik sürecinin parçalarından biridir. Bu teori, bireyin kendisi ya da toplumdaki düşünce ve eylemler hakkında kimlerin ne düşündüğü, kendince neler algıladığı anlamına gelmektedir. Alphan “aynalı dedikodu” imlemesi bize “ayna benlik” teorisini hatırlatarak, kırılsın sözcüğü ile de olumsuz dedikoduları dikkate almadığını anlıyoruz.
“Varsın örse düşsün ölü kuşlar” dizesi bize 3. grup insanları, nelerin olup bittiğini bilmeyen muazzam kalabalıkları,
“İçindeki ateşi körükle özgürlük adına/ Kül karıştırmaktan yorulsun rüzgar” dizeleri ile de sonuçları ortaya çıkaran 1. grup insanları, sonuçları ortaya çıkaran küçük bir başarılı grubu hatırlatmaktadır.
“Bizim ayetlerimiz onlar
Anda gördüm seni sonu harmandır
Hadi kuşan yerle göğü varsın
Kıskansın komşular bizi, kutsasın
Suskunluğunu boz hadi dansa kalk!”
Şiirin bu bölümünde Alphan’ın birçok şiirinde olduğu gibi rasyonel inanç ve felsefenin sistematik ilişkisine yönelerek, “Bizim ayetlerimiz onlar” dizesindeki benzetme (teşbih) ile “skolastik düşünce” yani akılcı bilimi ve özgür düşünceyi inançla örtüştüren düşüncenin babası Anselmus’un “İnanmak için, anlamaya çalışıyorum” değil de “Anlamak için inanıyorum” sözünü hatırlatıyor.
Sonraki dizede “anda görüp sonunun harman olması” imlemesi ile de büyük fedakarlıklar ve çabaların sonucundaki edinimlere kavuşma vaktinin geldiğini imlemektedir.
“Hadi kuşan yerle göğü” dizesi ile bilginin doğası, kaynağı ve kapsamının evrenselliğini yani bilgi felsefesini (epistemoloji) imlemektedir.
“Kıskansın komşular bizi, kutsasın/ Suskunluğunu boz hadi dansa kalk!” Komşuların kıskanması, kutsaması dizesindeki açık anlatım ve sonrasında suskunluğunu bozup “dansa kalk” çağırısı ise “kutsama” ve neden “dans” sorusunu akla getirir ki; dans çok eski çağlardan beri insanın çeşitli doğa olayları (yıldırım, fırtına, volkanik patlamalar vs) ve çok güçlü inanışlar sonucu pek çok alanda, özellikle düğün, cenaze, kutlama ve dini törenlerin vazgeçilmezi olmuştur. Dans, beden ve ruh birlikteliğinin coşkulu dışa vurumudur. Bu sebeple coşkusunu ve sevincini aktarmak için Alphan “kutsama” ve “dans” sözcüklerini kullanmıştır.
Sonuç olarak M.M. Alphan “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”nı çok farklı bir anlatımla dizelere aktarmıştır. Toplumun bağımsızlığına ve bireylerin özünü oluşturmaya yönelik yazılan her şiir özeldir. Şiirin dizelerini yeni bir söylemle söylemek önemli olduğu kadar, temayı farklı çağrışımlarla eksenine oturtmak da çok önemlidir ve Alphan şiirinde bunu başarılı bir aktarımla okuyucuya sunmuştur.