Kuşkusuz ki, sanat, insanın duygu, düşünce ve deneyimlerini ifade etme biçimlerinden biri ve bu ifade, farklı disiplinler aracılığıyla kendine özgü bir dil buluyor. Şiir, fotoğraf, tiyatro, müzik ve dans gibi sanat dalları, her biri farklı teknik ve estetik özellikler taşısa da, temelde insanı ve onun iç dünyasını anlatma amacıyla elbet bir yerde kesişiyor ve kucaklaşıyor. Disiplinler arası çalışmaları sürdüren sanatçılar, bu birlikteliklerin önemini keşfederek sanatın sınırlarını genişletiyor ve yeni anlam katmanları oluşturuyor. Böylece sanatın farklı biçimlerinin bir araya gelmesi, yalnızca sanatçılar için değil, izleyiciler için de zenginleştirici bir deneyim sunuyor. Bu yaklaşım, sanatın evrenselliğini ve birbirini besleyen yapısını ortaya koyarken, aynı zamanda çağdaş sanatın geleceği için de büyük bir potansiyel taşıyor.
Özgür Zeybek, tam da bu disiplinler arası geçişleri ustalıkla kullanan bir sanatçı olarak karşımıza çıkıyor. Şiirle başladığı sanat yolculuğunda, tiyatro, fotoğraf ve müzik gibi farklı disiplinlerle şiirin anlatım gücünü derinleştirmeyi denediği ve sürdürdüğü çalışmaları ile yeni ifade biçimleri arayışını sürdürüyor . Şüphesiz ki, onun çalışmaları, sanatın farklı biçimlerinin bir araya gelerek nasıl daha güçlü bir ifade dili oluşturabileceğini gösteren önemli örnekler.
“Saklanmayanı Vurun” adlı tiyatro çalışmasında, şiirsel diyaloglar ve dramatik yapı birleşirken; “Göz ve Söz” adlı kitabında, şiir ile fotoğraf arasındaki imgesel bağlantılar inceleniyor. “Şiir ve Tango” projesi ise müziğin lirizmi ile şiirin sözel gücünü, aynı zamanda sözcüklerin insan bedeninde somutlaşmasını bir araya getiriyor. Teknoloji desteği ile de sanat ve teknoloji ilişkisini sorgulatıyor.
Zeybek’in şiir kitapları da bu disiplinler arası yaklaşımın izlerini taşıyan ve sanatın birleştirici gücünü ortaya koyan güçlü çalışmalar.
Bu dosyada, Özgür Zeybek’in şiir sanatının fotoğraf, tiyatro, müzik ve dans gibi farklı disiplinlerle olan ilişkisini disiplinler arası bir perspektifle ele almayı amaçlıyoruz. Şiirin imgeleri ile fotoğrafın görsel dili arasındaki bağ, şiirin performatif yönü ile tiyatronun sahneleme sanatı arasındaki ilişki, müziğin şiirin lirizmine ve ritmine etkisi, dans ile şiirde sözlerin insan bedeninde karşılık bulması gibi konular, çalışmanın odak noktasını oluşturacaktır. Ayrıca, bu ilişkilerin sanatın geleceği için taşıdığı önem ve potansiyel de böylece vurgulanmış olacak diye düşünüyorum. Disiplinler arası yaklaşımın sanatı nasıl dönüştürdüğünü ve zenginleştirdiğini anlamak isteyenler için bu dosyanın yararlı olacağı inancındayım.
Özgür Zeybek’in çalışmaları izleğinde, sanatın birleştirici gücünü ve bu yaklaşımın önemini ortaya koyan, sanatın sınırlarını sorgulayan ve genişleten bu yolculuk, hepimiz için yeni yeni fikirler sunacak gibi görünüyor.
Keyifle okumanız dileğiyle…