Poetika Defteri I (Şiir Nasıl Değerlendirilir?) / Ümit Yıldırım
Hüseyin Cöntürk
Hüseyin Cöntürk, şiir değerlendirmesinde önceliği anlama verir. Şiir, ses bakımından ne kadar etkili olursa olsun, anlam (semantik) yükü olmadıkça şiir sayılmamalıdır, der. Şiiri dil, anlam ve gerçeklerden birinin bozulmasında arar. Bunun yokluğu bizi felsefeye götürür. Bir şiiri okuduğumuzda bir şeyler anlıyor ya da duyuyorsak o şiir anlamlıdır, diyen Cöntürk, “anlaşılan şiirler”i üçe ayırır: 1.tek anlamlı, 2.şüpheli anlamlı, 3.çok anlamlı. Buna göre şiiri değerlendiren kişinin ilk işi, şiirde anlamın varlığını yoklamaktır. Ancak şunu da belirtmeyi ihmal etmez Cöntürk: “Bilinsin ki şiir, bir dereceye kadar açıklanabilir, anlatılabilir.”
Şiirin şiir olması için “açıklanabilir” olmasını değil ama “anlamlı” olmasını ön koşul gören Cöntürk, “hiç açıklanamayan şiir, topluma mal olmayacağı için o şiir artık ‘önemli’ değildir,” der. Başkalarından farklı olmayan şiirin kişiliği olmadığı gibi hiçbir “önem”i de yoktur saptamasıyla konuyu kapatır. Üstat bu konuyu kendince kapatır ama biliriz ki bu pilav daha çok su kaldırır.
İlhan Berk
Şiirimizin uç beyi İlhan Berk, bir şiiri değerlendirirken onun düzyazı ya da manzum oluşuna bakmadan şunu arar: Kırk yıllık dünyayı bana yepyeni gösteren farklı bir bakış açısı varsa o benim için şiirdir, düzyazı olsa bile. Şiirde sesi (yapı) arar, şiirin kişiliği sesidir, der. Anlam düzyazının işidir, şiirin değil. Bu ölçütler size yabancı gelmedi değil mi?
Gültekin Emre
Ona göre elimizde “güzel şiiri tanıma kılavuzu” yoktur. Şiir, somut ölçütlerle değil, sezgilerle tanınır. Şiir beğenisi yıllarca döne döne ustaları okumakla kazanılan bir durumdur. Yani şiir ustalardan öğrenilir. Güzel şiir okuyarak şiir beğenisi kazanılır. Ondan şiirinize “Olur” almak isterseniz her şeyden önce şu soruya hazırlıklı olmalısınız: “Okunacak bu kadar şiir varken neyi eksik buldun da şiir yazmak istiyorsun, yazma nedenin ne?” Ona göre herkes güzel şiiri hemen ayırt edemez. Bu yetenek işi değil de çok okumak, okuduğunu anlamak, anladığını da anlatabilmekle ilgili bir deneyim. Uzun sözün kısası: Yığma dizeler, dize parlatma çabaları, atraksiyonlu imgeler, cansız, cılız bir yere varmayan dize uzatmaları, şiir yazandan okura geçmeyen aşk, acı, kırgınlık, ayrılık, hüzün… çabalamaları varsa şiirinizde hiç yanına yaklaşmayın. Güzel şiir nasıl mı anlaşılır? Kolay: Şiiri okurken yorulmazsan, canın sıkılmazsa, şiirin devamını merak etmeye başlarsan işler yolunda demektir.
Veysel Çolak
Veysel Çolak, şair ve şiir üzerine çokça kafa yormuş bir şairdir. Onun önüne konulan bir şiiri “beğendim” ya da “beğenmedim” deyişini çok çabuk verilmiş bir karar olduğunu düşünenler olmuştur. Yanılıyorlar çünkü şair, bir şiiri değerlendirirken şu ölçütlere sıkıca baktığını söyler:
1.Anlam, 2. Esin, 3. Biçim, 4. Yapı, 5. Ses (ritim), 6. İmge, 7. Dil. Okuduğumuz bir şiiri kavrayabilmek için o şiire yedi kapının her birinden aynı anda içeri girmek gerekir. Ancak bir şiirin bunlardan başka gizli kapıları da vardır: ekonomik, politik, toplumsal, tarihsel, bireysel, psikolojik… Bir şiire tek yönden baktınız mı yandınız, şiirin dünyasına giremez kapıda öylece kalıverirsiniz. Ona bu şiir nasıl olmuş? diye sormadan önce iyi bir okur olmanızı öneririm yoksa okumaz-yazar gülünçlüğüne düşersiniz hiç yoktan. Benden söylemesi…
Nihat Behram
Toplumcu ve gerçekçi şairimiz Nihat Behram, bir şiiri değerlendirirken “şiirin, derinliğine, anlık parlayan imgelerinin ömrünün uzun olmasına, hayatla bir alışverişi; aldığı, verdiği, tuttuğu sözünün olmasına, bir nefeste bin nefeslik gizi olmasına, süzgün, sahici, özgün olmasına, gamsız değil ama gemsiz olmasına, soysuz değil ama huysuz olmasına, şiirin, hayata yakışmasına bakarım,” der. Bu ölçütlerle bir şiire varıp alnının akıyla çıkabilene aşk olsun!