SERDAR KAŞIKÇILAR
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı ,udi ve koro şefi, bestekar
Röportaj: Hülya Koçyiğit
Bu sayımızın konuğu, sanatçı doğmuş , müzikle yaşayan ,müziğine ruhunu ,sevgi dolu yüreğini katan, ipek sesli bir sanatçı, udi, bestekar, koro şefi, müzikolog , değerli hocam Serdar Kaşıkçılar …
Doğanın büyüleyici pastoral renklerle bezendiği, güneşli bir Ankara sabahında kahvaltı ederken sanatçı kimliği dışında ,benim için çok değerli olan Serdar Kaşıkçılar ile çok keyifli saatler geçirdik. Adeta sohbete doyamadık.
Dile kolay neredeyse 35 yıllık bir geçmişimiz, anılarımız, ortak dostlarımız var.
Bunların ötesinde ortak sevdamız müziğimiz.
Sıcacık su böreğimiz ve çayımız da cabası…
Sene 1988’de Bursa Belediye Konservatuarı ses eğitimi sınavını kazandığımda tanımıştım o’nu.
O yıllarda TRT’de ses sanatçısı iken, doğup büyüdüğü şehre, hocalarına, sanatçı dostlarına duyduğu sevgi ve ahde vefa duygusu onu Bursa’ya bağlıyordu.
Konservatuarın kuruluş aşamasında, hem Belediye tarafında hem de konservatuarın yapılandırılmasında çok emeği vardı.
Bursa bir sanat şehridir. Her dokusunda tarih kokar, sanat kokar.
Bursa ünlü bestekar Bimen Şen ,Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Yıldırım Gürses, Erdinç Çelikkol, Recep Birgit, Burhan Dikencik ve daha pek çok duayen sanatçının yetiştiği bir şehirdir.
1953 yılında Bimen Şen’in yaşadığı evde doğan Serdar Kaşıkçılar da Bursalı sanatçılar kervanına katılmıştır.
-Değerli hocam müziğe olan ilginiz nasıl başladı?
Rahmetli annem Nurten Hanım son derece musikişinas biriydi. Doğduğum andan itibaren kulaklarım annemin güzel sesi ile söylediği şarkılarla doldu.
Yanımızdaki evde rahmetli Zeki Müren ve annesi oturuyordu. Zeki Müren’in annesi Hayriye hanım ile anneannem Saime hanım iyi görüşürlerdi ve evimizde sık sık meşkler yapılırdı.
Annem Nurten hanım ile Zeki Müren tanburi İzzet Gerçeker’den özel dersler almışlar.
İki evin arasında bir manolya ağacı vardı. Sanırım bu ağaç o meşhur bestesi için Zeki Müren’e ilham olmuştu.
7 yaşında Altıparmak İlkokuluna başladığımda müzik öğretmenim Ayhan Bilgin yeteneğimi fark edip, bana mandolin dersleri verdi.
O dönemde ailece görüştüğümüz ünlü bestekar Şekip Ayhan Özışık’ın yeteneğimi fark edip, yönlendirmesiyle yaşım küçük olmasına rağmen 14 yaşımda Bursa Musiki Cemiyeti’ne kabul edildim.
Erdinç Çelikkol ‘dan ud dersleri almaya başladım.
Bir yandan da ses eğitimi alıyor ve musiki nazariyatı öğreniyordum.
Zeki Müren ve ailesiyle olan yakınlığınız sanatınız açısından büyük bir şans olmalı.
Elbette. Zeki Müren’in sesinin güzelliği kadar, Türkçeyi kusursuz konuştuğu da herkes tarafından bilinir.
Dolayısıyla o’nun hem şarkı söyleme üslubu hem de diksiyonu beni etkilemiş olmalı ki, sanat camiasında benim de duru bir Türkçe kullandığım söylenir.
Ayrıca siz de ipek sesiniz ve yüksek icranızla tıpkı Zeki Müren gibi, dinleyenlerin ruhuna dokunabilen sanatçılardansınız değerli hocam.
Bursa Erkek Lisesi’nde lise öğrencisi iken , hem çok sevdiğiniz musiki eğitiminize hem de lise öğreniminize ara verip Almanya’da eğitiminize devam ettiniz. Bu kararı nasıl aldınız?
Sonrasında neler oldu?
Son derece musikişinas bir ailede büyümeme rağmen ,aile büyüklerim daha güvenilir bir mesleğim olsun istediler. Almanya’daki bir akrabamızın desteği ile Almanya’da Teknik Sanat Okulu’nda Gemi Makina Elektriği okudum.
Eğitimimi tamamlayınca, aileme ve musikiye olan özlemim ağır basınca Bursa’ya geri döndüm. Hemen askere alındım ve askerlik görevimi Kıbrıs Barıs Harekatı zamanında 2. Ordu’da tamamladım.
Cok sevdiğiniz müzik hayatına geri dönüşünüz nasıl oldu?
Ankara Radyosu o yıllarda pek çok değerli sanatçı yetiştiren bir okul gibiydi.
Askerlik sonrası TRT Ankara Radyosu’nun açtığı stajyer sanatçı sınavını kazandım ve 1975-77 yılları arasında görev yaptım.
Ses sanatçılığınızın yanı sıra udi olarak da sanatınızı geliştirdiniz.
Evet. Bir sanatçının en az bir enstrümanı çok iyi bilmesi gerektiğine inananlardanım. Bursa Musiki Cemiyet’inde Erdinç Çelikkol’dan aldığım ud ve keman derslerinden sonra, Bursa’dan İstanbul’a giderek üstad udi Hrant Emre’den de ud dersleri aldım. Tavır olarak Hrant ‘a benzediğim söylenir.
Değerli hocam udi olarak, dönemin ünlü gazinolarında Türk Müziği’nin birbirinden değerli sanatçılarına eşlik ettiniz.Biraz da bu dönemden bahsedelim mi?
Elbette.70’lerin sonu ve 80 li yıllarda gazino sektörü oldukça revaçta idi.
1975-77 yıllarında Ankara’da Başkent ve Köşk gazinolarında Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy, Behiye Aksoy gibi pek çok sanatçıya M. Akdeniz, M. Sezer, E. Erdiş, C. Sabah, C. Ünyayla, N. Altın, V. Gürsel gibi isimlerle birlikte udi olarak eşlik ettim.
Ankara Radyosu’ndaki stajyer sanatçılık yılları sonrası yine bir dönem yurtdışında müzik dışı memuriyet döneminiz olmuş ve 1986 yılına gelince…
TRT Ankara Radyosu’nda yetişmiş sanatçı sınavı açılacağını duydum ve zorlu bir sınav maratonu sonrasında sınavı kazandım.
Böylece rahmetli Yıldırım Gürses’ten sonra TRT sanatçısı olan ikinci Bursalı sanatçı oldum.
Bir süre sonra TRT Erzurum Radyosunun kuruluşunda görevlendirildim ve 4 yıl bouyunca orada kaldım.
1990 yılında İstanbul Radyosu’na atandım.2008 yılında emekli oluncaya dek TRT İstanbul Radyosu’nda ses sanatçısı ve koro şefi olarak görev yaptım.
Ses ve ud sanatçılığınızın yanında beste çalışmalarınızın da olduğunu biliyorum. Biraz da o güzel bestelerinizden bahseder misiniz?
Pek çok beste çalışmam oldu. İlk bestemi rahmetli annem Nurten Becerikli’nin güftesine yaptım.
‘Gözümde Hayalindir’ adlı eser bu sebeple diğerlerinden ayrı bir yerdedir benim için.
Yine kardeşim Gül Becerikli için bestelediğim bir başka eser “Ey güzeller güzeli”dir.
Bir başka beste çalışmam olan ‘’Hatıran dolu kalbim seni hiç unutmadım’’; Ayşe Taş, Kutlu Payaslı, Ümit Sancaklı, Ahad Uruk gibi pek çok sanatçı tarafından icra edildi.
Bu bestem ayrıca Coşkun Sabah’ın ‘’Hatıram Olsun’’ adlı albümünde yer aldı ve Oscar plaktan ödül aldı.
Yurtdışında eğitim almış olmanız dolayısıyla, Almanca, İngilizce biliyor olmanızın da avantajı ile diye düşünüyorum; Türk Müziğinin tanıtımı amacıyla yurtdışında birçok proje de yer aldınız. Nelerdi bunlar?
Müziğin evrenselliği ve gücü tartışılmaz. Ben de müzik kültürümüzün yurtdışına taşınması ve tanıtılması amacıyla pek çok projede sesimle ve udumla yer aldım.
Neyzen Kudsi Ergüner’in ‘’Osmanlı Davulları’’ projesi kapsamındaki CD çalışmalarında ve Paris- Fas konserlerinde bulundum. Aynı toplulukla Aya İrini, Brüksel ve Atina’da Likurgus Angelupulos Korosu ile ‘’Bizans İlahileri’’ konserlerine katıldım. Londra’da 1000 yıllık Türk Tarihi konferansına katıldım.
2010 yılında Dünya Engellileri için Dortmund –Beyaz Saray’da Ud resitali verdim.
Ahmet Kadri Rizeli’nin şefi olduğu “Golden Horn Ensemble” topluluğu içinde Köln, Viyana, Graz gibi birçok Avrupa şehrinde “Mevlevi Ayin” ve “Sema” programlarına katıldım.
CRR’de “Refik Fersan” ve “Ali Ufki” CD çalışmalarında bulundum. Yine 2008’de Köln-Hagen‘de “J.Sebastian Bach ve Dede Efendi”nin eserlerini ud ile icra ettim.
Viyana’da Osmanlı Dönemi Müzik konulu araştırma çalışmalarına katıldım. Dede Efendi belgesinde görev aldım.
Türk müziğine olan katkılarım ve çalışmalarım dolayısıyla İTÜ Devlet Konservatuarı Mezunlar Derneği üyeliğine alındım.
Viyana Müzik Üniversitesi’nde sürdürdüğü çalışmalar başarılı bulundum. Viyana’da Dünya Müzikleri konulu programlar sergiliyorum.
Yine Cezayir’de basılan bir araştırma kitabına sağladığım katkılar dolayısıyla hem kitabın ithaf sayfasında yer verildi hem de fahri profesör ünvanına layık görüldüm.
Halen Bursa Musıki Cemiyeti’nde Genel Sanat Yönetmeniyim.
Ayrıca Fransa’da ve Viyana’da musiki çalışmalarımı sürdürmekteyim.
Bodrum‘da yaşamaktayım.
Değerli hocam sizi sizden dinlemek benim için çok keyifli, sizden köşemde bahsediyor olmak da bir o kadar da gurur verici benim için. Beni kırmayıp zaman ayırdığınız ve bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim. Daha uzun yıllar Türk Müziği’ne,evrensel müziğe katkılarınızın sürmesi dileğimle, sağlıkla ve müzikle kalın değerli üstadım .