Shakespeare’nın Trajedileri ve Umut Zekâsı
Muharrem Demir
Tüm zamanların en iyi şair ve yazarlarından biri olarak kabul edilen William Shakespeare (1564–1616), “Bazen” şiirinde der ki:
“Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın…”
Kendisi şiirleri kadar “Hamlet, Antonius ve Kleopatra, Atinali Timon, Macbeth, Othello, Coriolanus, Kral Lear, Julius Caesar, Romeo ve Juliet” gibi trajedileriyle de bilinir.
Kahramanların genellikle trajik bir ölümle karşı karşıya kaldığı Shakespeare’in, bu trajedileri arasında beni umut bağlamında en çok etkileyen ve akıllarda “Sen de mi Brutus?” sözleriyle yer bulan Julius Caesar (Jül Sezar)’dır.
Ancak oyun, her ne kadar ünlü Roma devlet adamı Julius Caesar (M.Ö.100 – M.Ö. 44)’ın adını taşısa da en önemli karakter o değil onu katleden Marcus Junius Brutus’tur. Oyun, Brutus’un sözde çok değer verdiği şeref, vatanseverlik ve dostluk prensiplerinin birbiri ile çelişmesi ve kişinin bu tür çelişkileri nasıl uzlaştırıp karar verebileceği üzerinedir.
M.Ö. 44 yılında yaşanan bir suikast olayının 1599’da Shakespeare tarafından kaleme alınması ve bir trajedi olarak sunulması bana pek manidar gelir ve beni derin derin düşündürür.
Bu trajedinin “Sen de mi Brutus?” sorusuyla akıllarda yer etmesinin en önemli sebebinin bu sorunun hissettirdiği koyu umutsuzluk duygusu ve düşüncesi olarak da ifade edilebilir. Bu soru niçin bizi bu kadar etkiler. Çünkü hemen hepimiz çok güvendiğimiz insanların zaman zaman bizi yalnız ve çaresiz bırakmasına maruz kalırız. Son umut olarak gözlerinin içine baktığımız insanların bazen acı sözlerine, bazen gülüp geçmelerine bazen sırt dönmelerine bazen arkadan konuşmalarına bazen de düşmanlarımızla işbirliği yapıp aşımıza ve işimize kastederek itibar suikastında bulunduklarına üzülerek şahit oluruz.
İşte o zaman bu söz, bizim için daha bir anlamlı olur. “Sen de mi Brütüs” derken dilimizle, yüreğimizde çoktan yıkılmıştır karşıki dağlar. Hâlbuki biz onlara ne kadar da çok güvenmiştik.
Yıkılan dağlar mı yoksa dostluklar üzerine kurulan hayaller mi? Yoksa umut beslediğin insanlar mı?
Sezar’ın suikastçılarından biri olan -ki üvey oğlu olduğu da söylenir- Brutus’un Roma’nın bir imparatorluğa dönüşmesine karşı çıkması bir cinayetle değil kendisinin de trajik intiharıyla son bulur…
Shakespeare’in, trajik eserlerinde tarihsel olarak doğru bir şekilde olmasa da, İngiltere Kralı III. Edward’ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337’de başlayan ve ancak 116 yıl sonra 1453’te İstanbul’un Fethiyle sona eren Fransa ve İngiltere arasındaki Yüz Yıl Savaşları’nı dramatize ettiğini söyleyenler de vardır.
Genel olarak büyük liderlerin düşüşünü konu edinen Shakespeare’in eserlerinde daha çok özellikle de liderin yakın çevresinde bulunan insanların hırsları, hınçları, kötü kararları, kusurlu yargıları ve kusursuz hataları ve çelişkileri trajik olarak tescillenir.
Yüksek bir umut zekâsına sahip olan Shakespeare, yüzlerce yıl sonra bu trajedilerden -acınacak halimize gülüyorken- acaba nasıl bir umut çıkarıyordu?
İşte onun kayıtlara geçen umut dolu veciz sözleri ve şiirlerinden bir buket.
“Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden bir şey ummam. Beklentiler daima yaralar.”
“İyimser kişi, yaranın üstünde artık kabuk görür; kötümser kişi ise kabuğun altında yine yara görür.”
“Herkese kulağını, ama çok azına sesini ver.”
“Dünü ya da bugünü değil anı yaşamalısınız çünkü şimdi olacaksa bir şey; yarına kalmaz. Yarına kalacaksa eğer; bugün olmaz.”
“Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir.”
Onun, her biri bir hayat dersi ve umut eğitimi niteliğinde olan güzel şiirlerinden biri ile yazımızı tamamlayalım:
“İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.”
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.”
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.”
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.”
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.”
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.”
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.”
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.”
O der ki: “Umut insanın desteğidir.”
Teşekkürler W. Shakespeare, bize verdiğin tüm umutlar için.