Sözün Bittiği Yerde Başlar ‘Sessiz Kitaplar’
Melis Akdoğan Gündoğdu
Sessizliğin de paylaşabileceğini anladığımdan beri birlikte susabilmelere tutkunum. Sözsüzlüğün çok anlamlı üretimini, çok sözlülüğün anlam yoksunu tüketimine tercih ediyorum bir noktada. Şükrü Erbaş’ın Ömür Hanımla Güz Konuşmaları’nda söylediği gibi:
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki…Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı…Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki?
Çocuk kitaplarında da hiçbir cümlenin veya kelimenin kullanılmadığı, kurgunun veya mesajın yalnızca çizimlerle anlatıldığı ‘Sessiz Kitaplar’ vardır. Öyküleri bir yazarın sözcükleriyle sınırlanmayan, kitabın içinize ektiği tohumların ağzınıza doğru yeşermesine ve kendi sözcüklerinizle çiçek açmanıza olanak sağlayan kitaplar bunlar. Her bireyin birbirinden farklı sözcüklerle aynı öyküyü anlatabileceği, aynı göğün altında aynı umuda sarıldığımızın somut göstergesi. Kitap aracılığıyla duyumsanan düşünceli sessizliğin sadece bireyin kendi isteğiyle görünür kılınabileceği üretimsel bir ortak alan. Tam da bu noktada sessiz kitapların bir sanat olduğu fikrine iyice yaklaşıyorum.
Bu kitaplar kimi zaman bireyin kendisiyle olan varoluşsal çatışmalara, kimi zaman insanın umut ve anlam arayışına, kimi zaman toplumsal problemlere el uzatıyor kendi sessiz direnişlerinde. Bu yazıda öncelikle size birkaç sessiz kitap tanıtacağım ve yazının sonunda bir sessiz kitap listesi paylaşacağım.
Ayna: Bu kitap Suzy Lee’nin Meav Yayıncılık’tan çıkan Ayna kitabı. Sayfalardaki bembeyaz boşlukların yarattığı dramatik etki ve hem çok güçlü hem de çok insani duyguların hiçbir söz kullanılmadan böylesi ifade edilebilmesi başlı başına bir sanat bence.
Suzy Lee’nin diğer kitaplarında (Dalga ve Gölge) olduğu gibi Ayna kitabında da renkler oldukça sınırlı ama hayalgücü sınırsız. Kitap, diğer kitapların da karakteri olan kız çocuğunun tek başına üzgün bir şekilde oturma sahnesi ile açılıyor. Sonrasında sağ ve sol sayfalarda kız ve aynadaki yansıması resmedilmiş. Aynadaki yansımasını ilk fark ettiğinde büyük bir neşe ile dans etmeye başlayan kız ve yansıması, kitabın tam ortasında birbirlerine bulanarak, bütünleşiyor. Bu noktadan sonra hangisi gerçek görüntü hangisi aynadaki yansıma anlamak pek mümkün değil. Zaten kitapta da hangisinin hangisi olduğunu bilmediğimiz kız ve yansıması, bu noktadan sonra birbirlerinin yaptığı hareketlerin aynısını yapmamaya, birbirlerine kızmaya, darılmaya başlıyor. En sonunda aynanın kırılması ve karakterin tek başına üzgün bir şekilde oturma sahnesi tekrarlanıyor.
Kitaptaki ayna ve yansıma metaforunu hem içimizdeki ‘biz’ imgesinin tüm çelişkilerimizle birlikte bize yansıması hem de bizden dışarıda olan ‘biz’ imgesinin yansıması şeklinde yorumluyorum. Yani insanın hem kendisiyle hem de kendi yansımalarıyla, topluma karşı ‘kendisi’ olarak yarattığı imgelerle olan çatışmasını ve ilişkisini düşündürüyor bana. İlişkide olduğumuz her insan, kendi yansımamızı göreceğimiz bir ayna aslında. Kendimi bana geri yansıtan bir ayna…
Window: Sanırım çoğumuzun ortak hayali bir küçük kasabaya, bir köye yerlesip etrafı yeşil müstakil bir evde yaşamak. Jeannie Baker’in Window kitabındaki ev de yeşillerin arasında tek başına masumca dururken, aslında etrafını tamamen değiştirmeye yönelik ilk adımı da atmış olan bir güzel beton ‘ev’cik.
Kitabın sayfaları kahramanın doğumundan itibaren iki senede bir her doğum gününde aynı açıdan çekilen fotoğraflardan ibaret. Her sayfada eksilen ağaçlar ve tarlalara karşılık çoğalan binalar, arabalar, yollar, gökdelenler, reklam panoları ve hatta bir McDonalds görüyoruz. Kitabın ilk sayfasında bir bebek olan kahraman, büyüyor ve biz onun büyüyüşüne evin penceresinden şahitlik ediyoruz. Son sayfada da kahraman kendi bebeğiyle birlikte, yine doğanın içinde yaşamaya dair duyulan saf özlemle ilk adımı atıyor ve insanın kimbilir bu kez doğaya yönelik hangi tehditleri savuracağının bilinmediği bir sürecin başlangıcını yapıyor.
Önce bir umut inşaa ettiğimiz şehirlerdeki yüksek evlere doluşan, sonra doğanın içinde bir ev hayali kurarak, yavaş yavaş değişen dünyaya bir tuğla daha koyan bizi, insanı anlatan harika bir kitap Window. Doğayla olan ilişkimiz üzerinden öyle güzel bir eleştiri ki aslında.
Nitekim kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar pencereden görünen her manzarada değişen bir şeyler var, yalnızca iki şey değişmiyor ve kurulan düzene taşınmıyor. En başından beri orada yaşayan kedi ve bahçedeki sessiz ağaç…
Ver Elini: Bir Farenin bir duvardan bir tuğlayı almasıyla başlayan kitap, duvardan alınan tuğlaların bir köprüye dönüşmesiyle son buluyor. Birbirine erişimi olmayan iki adada yaşayan hayvanlar duvarlardan çalarak köprüler inşa ediyorlar. Pandemi sürecinde de başta sağlık çalışanları ve öğretmenler olmak üzere herkes tıpkı bu kitaptaki gibi örülmüş duvarlardan tuğlalar çalıp köprüler kuruyor el ele. Öğretmenler olarak kilometrelerce uzağa düşsek de öğrencilerimize dokunuyoruz, aylardır göremediğimiz ailelerimize uzaktan da olsa sarılmaya çalışıyoruz, sevenlere ve sevdiklerimize kameralardan sevgi sızdırıyoruz. Aramıza fersah fersah duvarlar girdi, ama bir şekilde dönüştürmeyi başarıyoruz.
Duvarlara aşık olanlar, arkasına sığındıkça güvende hissedenler hep oluyor, hep olacak ama yıkmak değil yapmak, olduğu gibi tutmayı değil dönüştürebilmeyi başarmak asıl zor olan. Duvar inşa edenlerden değil köprü kuranlardan, duvarlardan alıp köprülere verenlerden, duvarları köprülere dönüştürenlerden olmak lazım. Elele ve umutla! Pandora’nın kutusu hikayesindeki gibi tüm kötülükler dünyaya saçılmışken elimizde kalan tek şey olan umutla… Tam da bu zamanda daha çok umut, daha çok sevgi ve ‘iyi niyetle’.
Sessiz kitapları önce yetişkinlerle daha sonra da etrafımızdaki çocuklarla buluşturmak onların yorumlama becerilerine, kendi sözcüklerini kullanarak kendilerini ifade edebilme becerilerine, sözcük dağarcıklarına, üretimsel dil becerilerine (yazma ve konuşma) ve yaratıcılıklarına katkı sağlayacaktır. Bu nedenle ülkemiz çocuk kitapçılarında bulabileceğiniz birkaç sessiz kitabı sizler için yazmak istedim. Bu kitaplar aracılığıyla çocuklarla bol bol oyun oynadığınızı hayal ediyorum.
- Doğumgünü Hediyesi (Behiç Ak), Can Çocuk Yayınları
- Ayna (Suzy Lee), Meav Yayıncılık
- Dalga (Suzy Lee), Meav Yayıncılık
- Gölge (Suzy Lee), Meav Yayıncılık
- Pi’nin Dünyası (F. Alara Akgün), Meav Yayıncılık
- Hayvan Kurtarma (Patrick George), Meav Yayıncılık
- Olamaz (Patrick George), Meav Yayıncılık
- Ver Elini (Giuliano Ferri), Meav Yayıncılık
- Şemsiye (Ingrid & Dieter Schubert), Kuraldışı Çocuk
- Yaz Kitabı (Rotraut Susanne Berner), Kuraldışı Çocuk
- Bahar Kitabı (Rotraut Susanne Berner), Kuraldışı Çocuk
- Kış Kitabı (Rotraut Susanne Berner), Kuraldışı Çocuk
- Güz Kitabı (Rotraut Susanne Berner), Kuraldışı Çocuk
- Kırmızı Ringa (Alicia Varela), Sarıgaga Yayınları
- Büyük Orman Avcıları (Dennis Nolan), ABM Yayınları
- Canavar! Canavar? (Sunghee Shin), ABM Yayınları
- Kim Bu Gelen? (Gökçe İrten), Günışığı Kitaplığı
- Vanessa’nın Yanındayım (Kerascoet), Redhouse Kidz
- Evvel Zaman İçinde Bir Kar Fırtınasında (Richard Johnson), Bilgi Yayınevi
- Nerede Bu Fil? (Barroux), Redhouse Kidz
- Nerede Bu Denizyıldızı? (Barroux), Redhouse Kidz
- Annemin İçindeki Ses (Deniz Üçbaşaran), Hep Kitap
Derginin üçüncü sayısında çocuk kitaplarının yetişkinlere de hitap ettiğini yazmış ve sizlerden Küçük Fare ile Kırmızı Duvar kitabındaki kırmızı duvara ilişkin olarak ‘Sence Kırmızı Duvar Ne?’ sorusunun çocukların gözünden yanıtını benimle paylaşmanızı istemiştim. Cevabını paylaşan iki küçük insanın cevapları şu şekilde olmuş:
“Kırmızı Duvar aslında bir şey değil, o bir hayal.” Vera (5,5 Yaşında)
“Benim için Kırmızı Duvar bisiklete binmek gibi. Çünkü korkuyorum ama aslında korkunç değil.” (Elif, 7 Yaşında)
Vera’ya ve Elif’e sonsuz teşekkür ederim. Bu sayımız için de okuduğunuz herhangi bir sessiz kitaba ait yorumunuzu veya bir çocuğun bu kitaplara ilişkin yorumunu bizimle paylaşır mısınız?