Suriye: Mahvedilen Güzellik
“Kendi yurdunun yabani otu yabancının buğdayından iyidir.” Suriye atasözü
SURİYE-Mahvedilen güzellik
Suriye’ye 2008’de gittim. İç savaştan sonra yazdığım çoğu şeyin bir değeri kalmadı, yarısı harap oldu. Yine de bu güzel ülkeyi yazmak istedim… Geçmiş zaman olur ki… Umarım savaş biter, iyi restorasyonlar olur, Suriyeliler ülkelerinde barış içinde yaşar, bebekler ölmez…
Suriye nedense çoğumuzun görmediği, ya da Halep’ten dönüverdiği bir kapı komşumuz, oysa çoğu ülkeden daha görülesi bir yer.(di) Korunmuş tarihi yapılarla dolu, yer yer dilde anlaştığımız, bizden daha ucuz, dostlukla karşılandığımız bir ülke. Bundan iyisi Şam’da kayısı.
Kadınların çoğu simsiyah, gözü bile kapatan çadorlarla geziyordu, kimisi de tam tersine açılmış da açılmış… Biz o çadorları birkaç camide giymek zorunda kaldık, boğulduk, birbirimizi tanıyamaz olduk, hareket kabiliyetimiz azaldı! Ve Atatürk’e şükrettik…
Yemekler, mezeler, humus gibi, genelde tanıdık. (Farklı olarak baklayla yapılan furu ve bazı etleri sevdim.) Tatlılarını sevmedim.
Suriye’nin, bizimki kadar karışık, göçlerle dolu bir tarihi var. M.Ö.12.000-4000-Neolitik dönem, şehir devletler (tekerleğin icadı, ilk fonetik yazı, su kanalları), Mısırlılar, Hiksos saldırıları, Hititler ve Mitaniler, İbrani-Filistin, Finike şehir devletleri, Asurlular, Persler, Büyük İskender, Selukia devleti, Tigran Ermeni krallığı, Roma dönemi ve Bizans, Arap akımları, Emeviler, Abbasiler, Hamdani beylikleri, Selçuklular, Haçlı akımları, Haç imparatorluğu, Eyyubi devleti, Memluklüler, Mercidabık-Ridaniye savaşları, dört yüz yıl Osmanlı, kırk yıl Fransız-İngiliz mandası ve 1946’da bağımsızlık…Osmanlı buralarda çok şehit vermiş. Buraya “Bilâd-ül Şam”, yani Şam eyaleti denmiş. İlk Türk hava şehitlerimiz burada gömülü.
Baas partisi 63’ten beri iktidarda. Cumhuriyet döneminde en uzun hüküm süren Hafız Esad’ın yerini oğlu Beşşar Esad almış. (Göz doktoru, eşi Esma işletmeci, modern) İki yüz elli milletvekilinin otuz üçü kadındı. Asgari ücret iki yüz dolardı. Ayda üç dolar su, elektrik faturası geliyormuş. Sağlık bedava! (Halk Beşşar Esad’dan memnundu ya da korku söyletmiyordu…)
Önceki eşlerden izin alarak dört kez evlenmek mümkün ama pek uygulanmıyormuş. Yüzde altmış sekiz Sünni dışında Ermeni, Şii, Dürzî, Ortodoks Hristiyan, Nusayriler var.
Türk TV’si uyduyla izleniyor. Gümüş, Binbir Gece, Asi hayranları vardı. Kızlar sırf Kıvanç’ın ülkesindenim diye benimle çığlıklarla fotoğraf çektirdi!
Sınırımıza yakın St. Samaan 5.yy’dan kalma, güzel bir kilise-kale kompleksi.
Halep sınırımıza yakın, beş bin yıllık şehir. M.Ö 1780’de Yamkhad krallığının başkenti. Sonra Hititler, Hurriler, Mısırlılar… Beyaz Suriye taşı (Kayşani) her yerde kullanılmış, harika. Her yaştan, cinsten insanlar kafelerde nargile içiyorlardı. Rahman Camii altı minareli. Kapalı çarşının dar, on iki km daracık yollarında dibimizden araba, hatta eşek bile geçti. Zekeriya Camii Emevi Camisi, daha büyüğü Şam’da. Halep kalesi 13. yüzyıldan. Tüm yollar kaleye çıkıyor, çok güzel. Hızır Aleysselamın makamı da burada. Büyük Cami (1214) ahşaplarını Fransızlar götürmüş. Köşeli minareler Emevi, kurşun kalem gibi minare Osmanlı (Hüsrev Paşa Camii), Sekiz köşeli minare Memluk (Al Safiyyah Camii), basık-kısa minare Eyyubi dönemini gösteriyor. Bimaristan altı yüz yıllık akıl hastanesi.
Ebla M.Ö.3000’den, Çatalhöyük’le aynı dönemden, bir tunç çağından beri altı-yedi katmanlı bir höyük. Isthar (Aşk Tanrıçası) tapınağı, saray varmış. M.Ö. 2000’den Ebla dili alfabesi 1960’larda bulunmuş. Mardouk Kalesi’ne çıkamadık, halk yerlerinden olma korkusuyla taş atıyormuş.
Apamee neolitik zamanlardan beri var. Selvekos döneminin başkenti. Surlar, geniş caddeler, Felsefe okulu, Zeus Belos tapınağı, iki katlı alışveriş yerleri, hamamlar vs. çok görkemli bir dönemi gösteriyor. (Şehir girişinde hamam olurmuş ki yolcular şehre temiz girsin, temiz çıksın.) Apamee Mozaik Müzesi 16.yy’dan kalma kervansaray, 1982’den beri müze. Helenistik, Roma, Grek tarzı mozaiklerle dolu. Şeyzer Kalesi uzaktan güzel.
Hama M.Ö.5.yy’dan beri var. 2.yy’da Aramaic hanedanının başkenti. 82’de Hama katliamı olmuş. Asi Nehri üzerinde on yedi adet su değirmeni varmış. Gıcırtıları yüzünden dertli dolap deniyor. Bizans döneminde su az olduğu için yapılmış. Y. Emre buradan esinlenip demiş ki;
Benim adım dertli dolap, suyum akar yalap yalap
Böyle emreyledi Calap, Derdim vardır inilerim
Hums Lübnan sınırında. Camisi güzel.
Bosra Roman ortaçağ kalesi, amfitiyatro, Dianysos tapınağı, şehir. Nabatilerle medeniyet başlamış. Haçlılar geçememiş. Su ve yemek bulunduğundan Mekke’ye gidenler burada mola verirmiş. Rivayete göre Hristiyan rahip Mhira Hz. Muhammed’in geleceğini ve peygamber olacağını görmüş, devesinin izi Mabrak Camii’nde.
Sitti Zeynep Camii: Şam’a yakın, peygamberin torunu Zeynep için yapılmış. Mozaikleri süper, pırıl pırıl bir bina. Kıyafet her yeri kapamıyorsa çador giymek şart!
Şam (Damascus): Babı şarki’den geçip Hristiyan mahallesine girdik. Katolik Hananiye, St. Paul Kilisesi var. Selimiye Camii güzel. Süleymaniye (Tekkiye) Camii Mimar Sinan’ın çıraklık eseri. Vahdettin ve hanedan üyeleri mezarları var. Şam Arkeoloji müzesi beş bin yıllık bir tarih içeriyor. İlk eserler Osmanlı zamanında İstanbul’a gönderilmiş. Hamidiye çarşısı 1780’de yapılmış. Bitiminde 8.yy’dan şahane Emevi (Umayyad) Camii vardı, harap oldu. Önce Jüstinyen-Pagan tapınağı, sonra kilise, sonra cami olmuş. Dört mezhep aynı anda dört ayrı mihrabı kullanabilirmiş. Çador şart. Yahya ve Hüseyin’in kesik başlarının olduğu türbeler burada. Kâbe’den getirilmiş toprakla yapılmış minik toprak tabletleri girerken alıyor, başlarını onlara koyarak namaz kılıyorlar. 19.yy.da yangında mozaiklerin çoğu harap olmuş ama kalanlar, desenler göz alıcı. Hicaz tren istasyonu çok güzel, tren çalışmıyor artık!
Maalula: En eski dillerden, Hz.İsa’nın da kullandığı Aramice dili burada kalmıştı, bölge harap oldu. Sarkis & Bakkhus Kilisesi’nde Aramice dua dinledik. Tepelerde Ermenilerle karşılaştık. Sohbet çok güzeldi, şaşırdılar.
Palmyra: Çölün gelini: Tadmor çölünde, M.Ö 2.yy’dan kalmış, çok uygarlık görmüş şahane bir şehir kalıntısı. Kraliçe Zenobia burayı çok kalkındırmış. Birçok eser İstanbul’da, Fransa’da! Baal Tapınağı, Büyük kolonlu cadde, Monumental Arch, Tiyatro, Tetrapylon, Tombs Home, Diocletian Camp, Nebo Tapınağı gibi birçok bölümü var. Çok katlı, beş yüz kişilik mezarlar var.
Gece Bedevi çadırında dans ve müzik gösterisi izledik, halay çektik, güzel yemekler yedik.
Qala’at Ibn Maan (Arap, Eyyubi Kalesi): 12.yy. Palmyra’ya tepeden bakan güzel bir kale.
Krak des Chevaliers 12.yy’dan, görmeye değer bir kale.
Ugarit M.Ö. 2400’den kalma. Kraliyet sarayı, şehir duvarları kalıntıları var. Fonetik yazıya geçişi sağlayan ilk alfabe burada yapılmış. Notalı Ugarit müziği var.
Tartus’da Cathedral of Our Lady Tortosa varmış. Biz sadece modern lokantalar, çirkin binalarla kaplı bir kıyı gördük. M.Ö. 13.yy’da 2. Ramses ile Hitit kralı Muvattalli arasında geçen Kadeş savaşının olduğu yerin yakınından geçtik. Hitit kralı ile Ramses arasındaki ilk yazılı anlaşma burada yazılmış. Ramses Asur tehlikesine karşı kendisi daha başarılı olmuş gibi tarih yazmış. Hattuşa kazılınca Hititlerin daha başarılı olduğu ortaya çıkmış!
Lazkiye-Latakia en iyi sahil, limana sahip. Septimus Severus zamanından dört yönlü Roma arkı var. Tarihi şeyler koca binalar arasına sıkışıp kalmış. Nusayrilerle (fellah) doluymuş, Hafız Esat ta Nusayri. 1517’de yüz bin Nusayri öldürülmüş.
Suriye sinemasından “Homs’a Dönüş”, “Sama İçin”, “Küçük Canlar”, “Salam Komşu”(Salam barış da demek), “Suriyeli Gelin’i örnek verebilirim.