Tanrı Asla Geç Kalmaz, Leyla Karaca
Fars sufi büyüklerinden mutasavvıf Mahmud Şebüsteri, 1311 yılında Mesnevi tarzında yazdığı Gülşen-i Raz adlı mistik eserinde,
“Öncesizlik ve sonrasızlık aynı,
İsa’nın gökten inişiyle
Adem’in yaratılışı aynı anda.” demektedir.
Yazarın kitabında ifade ettiği üzere bu nadide esere bu güzel ismi (Bu bizim Gül bahçemizdir diyerek) Cenabı Hak ilham buyurmuştur. Ne imrenilesidir bu! Şebüsteri, bu nadide eserinde nasıl bir keşfe mazhar olup da hangi ruhsal yolun eşiğinde bu ürpertici cümleyi söylemiştir bilinmez ama onun var olan tek kaynakla bir iletişim kurduğu ve bu yolla keşiflere mazhar olduğu gayet açıktır.
Doğduğumuzda zihnin boş bir levha olduğu inancı insanı bütünden soyutlamakta ve satır aralarında yaşamında deneyimlere muhtaç ve aslında çaresiz olduğunu fısıldamaktadır. Her şeyin bilgisi içimizdedir. Yaşadığımız çağda artık insanın yalnızca düşünen zihinden ibaret olmadığı gerçeğine hiç olmadığı kadar yakınız. Einstein’in tesadüflerin ardında henüz keşfedilemeyen bir düzen olduğunu ima eden “Tanrı asla zar atmaz.”ından sonra *Joseph Murphy’nin “Tanrı asla geç kalmaz.” ifadesini de çok anlamlı bulurum. Sahi, her şeyin hâkimi nasıl olur da her şeyi oluruna bırakır?
(…)
Not: WEB sitemizde dergimizde yer alan ürünleri kısmen paylaşıyoruz…