Veysel bir gün İstanbul Radyosu’nda türkü söylüyormuş. Denk gelmiş, o sırada Dolmabahçe Sarayı’nda bulunan Atatürk de dinlemiş ve çok etkilenmiş. Kendisi ile tanışmak istemiş. Telefonla radyo evini aratmış fakat Veysel’in biraz önce ayrıldığını söylemişler. Veysel o sırada bir dinleyicisine misafir olmuş. Aslında Veysel de Atatürk ile tanışmayı çok istiyormuş. Onun için şiirler yazmış. Hatta kendisi ile görüşmek için Ankara’ya kadar gitmiş fakat bir türlü görüşememişler. Yine öyle olmuş. O günün şartlarında gece on ikiye kadar aramışlar ama Veysel’i bulamamışlar.
O artık ünlü biriymiş. Kitapları yazılıp belgeselleri çekilmiş. Burada kazandığı başarılardan sonra birçok şehirde konserlere davet edilmiş. Bu konserlerle Türkiye’nin yaklaşık kırk ilini gezmiş. Ayrıca öğretmen okullarında saz öğretmenliği yapmaya başlamış. Böylece öğretmenlere ve öğrencilere ilham kaynağı olmuş.“Benim sadık yârim kara topraktır” gibi en güzel türkülerini bu okullarda bestelemiş. Ünü iyice artmış.
Azim, nefesini tutmuş, can kulağı ile Sevgi’yi dinliyordu. Bu muhteşem hayat hikâyesi karşısında adeta büyülenmişti.
Sevgi ise derin bir nefes aldıktan sonra Azim’in gözlerinin içine baktı ve hiç ara vermeden heyecanla anlatmaya devam etti.
– Sevgili Azim, sürekli acı ve derin bir üzüntüyle yaşayan fakat buna rağmen mızrabıyla ızdıraplarını dindirmeye çalışarak âdeta umut kelimesi ve zekâsı ile özdeş olan Âşık Veysel’in hayatını ve sanatını mutlaka sen de araştırmalısın ve öğrenmelisin. Çünkü bu araştırmanın senin geleceğin için çok faydalı olacağına inanıyorum. Sende Veysel gibi onun karanlık dünyasını aydınlatan ve bir umut ışığı olan sazın ve mızrabın sırrını azim ve gayretinle çözebilirsin.
Unutma, “kader gayrete âşıktır” derler. Gayretin kadar kaderin olur. Gayret yoksa kaderin keder, hayatın heder olur.
Gün gelmiş, umut yeniden yeşermiş, acı ve zor günlergeride kalmış. Azim ve gayret en güzel meyvesini vermeye başlamış. Küçük Veysel, büyümüş ve büyük bir sanatçı olmuş. Yeniden evlenmiş ve altı çocuğu ile çok sayıda torunu olmuş.Eşi ve çocuklarıyla çok güzel bir yuva kurmuş.
Sazıyla ve sözüyle kendini milletin hizmetine adayarak hayatını anlamlandıran Âşık Veysel,ölmeden önce de ailesine umut dolu, unutulmaz bir vasiyette bulunmuş.
“Ben öldükten sonra üzerimde otlar bitsin, çiçekler açsın. Taş kapatır, çimento kapatır, hiç kimse istifade edemez. Benim toprağım da milletime hizmet etsin. Orada biten otlardan koyun yesin et olsun, kuzu yesin süt olsun, arı götürsün bal olsun. Benim orada taşın altında yatmakla bir istifadem yok. Bunun için üstümü kapatmayın.”
Bu sebeple “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından1965 yılında özel bir kanunla bu büyük halk ozanına 500 lira aylık bağlanmış.
Onun hayatı ve sanatı tüm dünyaya örnek oldu.Bu örnek kişiliğinden dolayı 2023 yılı bütün dünyada“Âşık Veysel Yılı” olarak ilan edilmiş. Bir vefa örneği olarak onun için “Dostlar Beni Hatırlasın” etkinlikleri düzenlenmiş.
Altın kalpli ve altın anahtarın sahibi Veysel’in, işte bu muhteşemhayat başarısının ardındaki sırrını açıklayan şiirlerinden bir örnek.
“Muhitime örnek olsun maksadım
Sevinir evlâdım söylenir adım
Hız ile yürürdüm olsa kanadım
Yolcu coşar ayak coşar yol coşar
Çalışırsan toprak verir cömerttir
Emeksiz istemek dermansız derttir
Çalışmak insana büyük servettir
Kese coşar gönül coşar el coşar”
Azim, Küçük Veysel’in “uzun ince bir yolda gece gündüz” ibret dolu hayatından çok etkilenmişti. Onu daha yakından tanımaya karar verdi.
Sevgi, sözlerine şöyle devam etti.
– Âşık Veysel’in başarısının sırrı şiirlerinde ve sazıyla, mızrabıyla dile getirdiği türkülerinde gizlidir. Onun sevgi, ilim, irfan, aşk ve umut türkülerini can kulağı ile dinlemeliyiz. Şimdi sana onun muhteşem türkülerinden bir tanesini söylemek istiyorum. Sen istersen eve gidince bu türküyü Âşık Veysel’in kendi sesinden de dinleyebilirsin.
“Gülü yetiştirir dikenli çalı/ Arı her çiçekten yapıyor balı / Kişi sabır ile bulur kemali/ Sabretmeyen maksudunu bulamaz”
Sevgi, türküyü söyledikten sonra tekrar Azim ile konuşmaya başladı.
– Sevgili Azim, isterim ki sen de Veysel gibi sabırlı ve azimli olasın. Ancak onun da dediği gibi sabretmezsen ve gayret etmezsen maksuduna yani hedefine ulaşamazsın,”
Azim, merakla sordu:
– Peki, bunun için ne yapmam gerekiyor?
Sevgi:
– Unutma ki planlı ve disiplinli çalışmak, hedeflerine doğru adım adım ilerlemenin altın anahtarıdır. Sen de bu altın anahtara sahip olmak istersen zorluklarla karşılaştığında sakın pes etme.Bilge kişiler demişler ki gülü seven dikenine katlanır. Bu söz senin özel şifren olsun. Asla aklından çıkarma. Bil ki, her sorunun mutlaka bir çözümü vardır. Senin içindeki umut zekâsı, bu çözümleri bulmana yardımcı olacaktır.
Azim, Sevgi’nin sözlerini dikkatle dinledi ve onun şarkılarıyla beslenen umut zekâsıyla yola çıktı. Azim, artık hayatının her alanında planlı ve disiplinli bir şekilde ilerliyordu. Karşılaştığı zorlukları, umut ve zekâ dolu alternatif çözüm yollarıyla birer birer aşıyordu. O günden sonra Sevgi’nin gül bahçesi, çocuklar için bir umut ve öğrenme merkezi haline geldi. Herkes Sevgi’nin şarkılarını ve bilgelik dolu öğütlerini dinlemek için akın akın gül bahçesine geliyordu.