Virgülle Kavga
Ülkü Tamer’e
Bir güzkuşu gibi kaldım acımla eğlenerek
Alnını soğuk otlara tutan yürek
Şimdi sana hangi kuşağaçları uçar
Serin korularında dolaşan panter
Yalnızlığa kaç gol daha atar
Yara bu şurda demlensin
O eski güvercinin kalbinde
Yalnız biz utanırız kendimiz olamamaktan
En uykulu yerinde anılar kitabının
Yanardağın üstünde uyanırız
Ayık kalır yine de gök kapağımız
İnce bir gülüş olur o dizelerden
Allaben’de çınlayınca içimize çektiğimiz gök
Nakıp Ali büyülü perdeyi açar
Bir kovboy kurşunuyla vurulmadım ama
Benim de üstümü çiğnedi doru atlar
Gök beni de yanıltmaz üstüme çöktüğünde ölüm
Bakışı şiir olan unutulamaz
Yaşamak hatırlanmaktır elbet
Sen küle gömersin közlerini ince gülüşüne sararak
Biri bakar ki soğuk, yürüse kanatları yanar
Göğsüne bir virgül oturur insanın
Teşekkür etmesini öğrenir de
Kurtuba solunuzda
Ay başınızda kara
Hadi dersimizi ezber ediverin
Şişman diye anılmadan önce
Burada su diye duruyorum ben de
İsterseniz çamurla yuğun yüzünüzü
İsterseniz dupduru bakın güzelliğinize
Kaynağını unutmayan nehirle bağlıyım sözcüklerime
Öleceğimi bilsem de düelloya çağırıyorum hepinizi
Aslıhan Tüylüoğlu