YOL GÜNLÜKLERİM / 17. Ankara Kitap Fuarı Hatıraları
(18-27 Mart 2022, Congresium, Ankara)
2.Bölüm
‘’Kalbinize iyi gelenlerle yürüyün’’ sözünün güzelliğini yaşatan bir güne açtık gözlerimizi. İzmir’in bahar havasını sabahın erken saatlerine taşıyamadığımızı düşünmüş kar yağışını görünce ise çılgınca sevinmiştik. Öğleye doğru güneş kendini gösterince Ankara’nın da yüzünü güldüren havaya ulaşmasını gene kendimizden bildik.
17.Kitap Fuar’ının olduğu yere gelene kadar geçtiğimiz yerleri tanıtan Kamil Bey’i dinlerken değişik mimarisiyle yüksek binaları şaşkın bakışlarla izledik. Hatice, ”beni araba tuttu ‘’diyerek gözlerini kapamıştı. Bense yıllar önce geldiğim Ankara günlerimi anımsayarak geçmişe doğru yol almaya başlamıştım bile. 1988 yılı lise son sınıfta üniversite sınavının ikinci basamağına Cebeci Ortaokulu’nda girmiştim. Ağabeyim Ankara’da olmasını bahane ederek hem gezerim hem de kendimi güçlü hissederim diye düşünmüştüm. Sınav sonrası aldığımız iki tane milli piyango biletine amorti çıkmıştı. Benim için en büyük ikramiye sınavımın iyi geçmiş olmasıydı. Ankara’nın şans getirmesini öğretmenlik hayatım boyunca hiç unutmadım. Otuz iki yıl sonra başkentte yazar kimliğimle olmanın gururu ve sevincini taşıyarak ”işte buradayım” diye düşünürken Hatice’nin “geldik” sözüyle şimdiki zamana yeniden ışınlandım.
Akdoğan Yayıncılığın daveti üzerine geldiğimiz Fuar’da imza ve söyleşi saatimize göre yerlerimizi aldık. İlk imza Hatice’nin ardından benimdi. Okurunu bekleyen yüzlerce kitap raflarda yerini almıştı.Bizim kitaplarda burdayız der gibi yandan yandan göz kırpıyordu.
Oturacağımız alan küçüktü.Kalpler bir olduğunda dünyaları sığdırabilirsiniz kuralı burada da geçerli olmuştu.Yarı yanımızdaki genç delikanlı Murat Öztürk hardal rengi ceketini giymişti. İzmir’in havasını yansıtan bugüne özel elbiselerimizle biz de Külkedisi masalını yeniden yazmaya hazırdık. Adil Bey’in “İngiltere Kraliçesi olmuşsunuz” yorumuna cevaben ; yüzümüze yansıyan mutluluk bizi güzelleştirmişti. İlk defa birbirini gören yazar kadrosu çabucak kaynaşmış koyu muhabbete dalmıştı. Yazı dillerinden tanıdığımız dostlarımızın ilk kitap heyecanlarına ortak olmak güzeldi.
Erzurum’dan on üç saat yolculuk yaparak gelen Adil Başoğlu’nun aynı anda çıkartmış olduğu sekiz şiir kitabı rengarenk gökkuşağı gibi ışık saçıyordu. Sevdaluk adlı kitabını imzalarken ben de Çantanın Gizemi’ni armağan ettim. Veysel Çolak kitabının editörü ve yazarı Hatice Eğilmez Kaya Yılmaz Gruda’yla yaptığı Derun Söyleşinin kitaba dönüşmesinden dolayı da çifte mutluluk yaşıyordu. Sevgi Öçal’ın şiir kitabının imzası için gelirken eşi Ramazan Öçal yaptığı resimleri de getirmişti. Yılkı atlarının olduğu tabloyu Kamil Akdoğan’a armağan etti. Mücahit Aygören’in fırından yeni çıkmış taze ekmek gibi elinde tuttuğu ilk şiir kitabı için yaptığı tanıtım konuşması yüzümüzü gülümsetti. Gonca Dolu bu güzel günde en iyi dilekleriyle bizimleydi. Onun yazdığı şiirlerde yaşama sevincimizi çoğaltan duyguyu bulduğumu söyledim. Leyla Karataş ile kucaklaşırken kırk yıllık can dostumuza sarılmıştık adeta.
Şair dostlarımızın çokluğuna seviniyorum. Söyleşimizin yayımlandığı Lacivert Öykü ve Şiir dergisini bana armağan eden Selami Karabulut’un da yeni çıkan gençlik romanını imza günü iki gün önce olmuştu. Kamil Akdoğan’ın eşi Tülay Hanım ve kızı Nehir ziyaretimize gelince sıcacık aile ortamına kavuşmuş olduk. Öykücü yazar Sevim Hanım kitabımı merak ederek benimle tanışmaya geldi. Ankara’da olup gelemeyen dostlar çiçek gönderdiler. Birhan Akarsu geldiğinde yemek için dışarı çıkınca buluşamadık. Kız kardeşim kadar sevdiğim Gülçin’im de gelerek beni sevinçten havalara uçurdu.
Hatice’yle Kitap Fuar’ının içinde zaman zaman kaybolduk çay içmeye giderken. Gözümüz kitaplardaydı hep. Sahaflarda satılan kitapların dudak uçuklatan fiyatlarını görünce şaşırdık. Yerde oturan gençlere bakıp ”hey gidi günler” diye bir nara atasım geldi. Yan standa bakınca ebru sanatını uygulamalı gösterenleri hayran hayran izledik . Kuma resim çizen genç bir harikaydı. Mikrofonla şiir okuyanlara da arada kulak kabarttık.
Gürültülü bir ortam yoktu. İnsanlar konuşmuyor sözcükler şiirin dizeleri kitapların içinden fırlamak için adeta can atıyor diye düşündüm bir an. Sevgiyle bakılan çiçekler gibi koparılmasını istemediğimiz ama kokusuna ve rengine aşık olduğumuz öylece raflarda duran kitaplar…
Yılmaz Gruda’nın son anda gelemeyişine üzülen hayranlarını teselli ederken yaptığımız söyleşileri kamerayla kayıt altına aldık. Gencecik yazarlarımızla konuşurken tazelendik. Henüz lise öğrencisi olan Mehlika’nın yazdıklarını kitaplaştıran babası kızıyla yan yana fotoğraf çekilirken gururla etrafına gülümsüyordu. Sol yanımızdaki masada kitabını imzalamayı bekleyen yazarın hayat hikayesi içimizi burktu. Kansere yakalanan ve tedavi aşmasında yaşadıklarını kaleme alan yazar ”beni daha fazla üzemezsiniz” diyordu. Kamil Akdoğan ve Hatice ile birlikte diğer yayınevlerini ziyaret ettik. Tanıştığımız kalem dostları bizi güler yüzle karşıladılar. Ahmet Haşim’in şiirlerinin olduğu kitaba gözüm takılınca hemen aldım. Şiire olan sevdam bitmez… Akşam ne zaman oldu hiç anlamadık. Gece yolculuk boyunca hiç uyumamıştım. Günü kapatırken yazar dostlarımızla vedalaşmak zor oldu. Paylaşılan güzel anların bitmemesini isteyerek kalacağımız yere doğru giderken uyku beni esir almaya çoktan başlamıştı…