YOL GÜNLÜKLERİM /Kitap Fuarı
1.Bölüm
İnsanın kendine verebileceği en değerli armağan düşlerinin gerçek olduğunu görebilmektir.
Yeni yaşımı kutladığım gün ilk dileğim önce sağlık sonra da beni mutlu eden yolculuklara çıkmak olmuştu.Tam saatinde gönülden dilemişim sanırım. Bu satırları Ankara’dan İzmir’e dönerken otobüsün loş ışıkları altında yorgun savaşçı olmama aldırmadan yazmak istedim.
“Bir insanı tanımak için ya alışveriş etmeli, ya yola gitmeli” diye boşuna söylememiş atalarımız. Hatice Eğilmez Kaya ile çıktığımız yolculuktan ikimiz de tam not alarak sınavdan geçtik. Birgün öncesine geri dönünce yüzümü güldüren o anları düşünüp “iyi ki gitmişi(m)z diyorum.
…
Cuma gününün bitimine bir dakika kala otobüsle İzmir’den Ankara’ya doğru yola çıktık. Bilmeden de olsa yaptığımız hızlı konuşma yarışmasında berabere kaldık. Saatin geç olduğunu horlama seslerinden ve ışıkların kapanmasından anlamıştık.
Hatice, iki saatin sonunda “gözlerimi dinlendireceğim” diyerek uykunun derin kuyularına çoktan inmişti bile. Bense tarifsiz bir heyecanın damarlarımda gezinişe izin vermek istedim. Ertesi günün nasıl geçeceğini düşlemeyi uykuya tercih ederek…
Sosyal medyanın iyi yanlarından biri de ilk kez yüzyüze geldiğiniz insanlarla yıllardır tanışıyor rahatlığının yaşanmasıdır. Uşak yakınlarındaki mola yerinde durduğumuz zaman Akdoğan Yayıncılık yazarlarından Sevgi Hanım ve eşi Süleyman Bey’le tanışıp sohbete başladık.
Yeniden otobüse binince yalancıktan ben de gözlerimi kapadım. Uyumakla uyumamak arasında gelip giderken sanki zamanın akışının hızlı olmasını sağladım.
Sabah gün doğumunda beyaz elbisesini giymiş bize “Günaydın” diyen yol manzarasına açtık gözlerimizi. Bahar havasını geride bırakan, kar görünce mutluluktan çocuklaşan masum iki İzmirli kazasız belasız Ankara’ya ayak basmıştı çok şükür…
“Kar yağıyor saçlarıma” şarkısını anlatan video klibini çekerken çok eğlendik. Coşkumuzu görenlerin şaşkın bakışlarına aldırmadan her yerde kar temalı fotoğraflar çekildik.
Bize evlerini ve gönüllerini açan dostlarımızın şirin kedileri Turta ve Badi de kendi dillerinde “hoş geldin” derken “evde bebek mi var acaba” diye düşündüğümü kimselere söylemedim. Kırk yıldan fazla hatırı kalacak olan kahvemizi içtikten sonra 17.Ankara Kitap Fuar alanına doğru yola çıktık. Tam zamanında vardık.
Yazar kimliğimizle kapıdan içeri girme anında yaşadığımız mutluluk gözlerimizden okunuyordu.
“Yeni başlangıçlara nice güzellikler olsun”