Zaman Yolcusu’yla Randevu
Leyla Karaca
Duyu Dışı Algılamalar (DDA) Enstitüsü’nde o gece ben nöbetçiydim. Eğer bu tarz sıra dışı bir yerde nöbete kalacaksanız başınıza tuhaf şeyler gelebilir.
Gelecekten haber veren bir zaman yolcusu ile bir randevum olduğunu bilmiyordum. Eğer bu türden bir görüşmeniz varsa, bunu önceden bilmenizin namümkün olduğunu söylemek isterim. Hatta onun latif görüntüsü size belirdiğinde bile, ki bu ancak göklerden gelen bir emirle olur, bilinciniz sizden çekip alınmış gibidir. Her şey olup bittiğinde anlayabilirsiniz ne olduğunu, ki bu da ancak göklerden gelecek bir izne tabiidir.
DDA Enstitü binası paranormal yani fizikötesi olayların ve deneyimlerin incelenip araştırıldığı, kelimenin tam manasıyla inanılmaz bir konaktır. Elbette raporları da son derece gizli tutulur. Duruişitiler, durugörüler, uzaktan görüler, açıklanamayan ne ararsanız… Beş duyunun ötesiyle algılanan her şey bizim araştırma ve inceleme alanımıza girer.
İşte, bu uçsuz bucaksız DDA konağında o gece yalnız kalacaktım. Daha önce defalarca yalnız kaldığım için sorun yoktu. Zaten yalnızlık onun bir illüzyon olduğunu bilenler için bir fırsattır, gerçekle bağ kurma fırsatı. Ne var ki o gece başka bir hal vardı üzerimde. Tanrı tarafından terk edilmiş gibi hissediyordum. Eğer böyle hissediyorsanız, herkes ve her şey de sizi terk etmiş gibi gelmeye başlar.
Duyu Dışı Algılamalar bir okuldur aynı zamanda. Ve bu okulun öğrettiği ilk kutlu bilgi, yüce Yaratıcı’nın Varlığı ve Birliğidir. Bu gerçek, aslında yaşam ve varlık okulunun ilk öğretisidir de. Duyu dışı algılar paranormal deneyimlerdir, fizikötesi alemlerden gelir. Durugörü, duruişiti yahut uzaktan görü bilinen normal gorme ve duyma organlarını kullanmaksızın gerçekleşir. Durugörüler veya duruişitiler Hakikatin sizinle konuşmasıdır ve tüm dünya servetlerinden daha değerlidir.
Kafamın içinde durdurulamaz bir akış başlamıştı. Yine bir oluğa dönüşüyordum, yapmam gerekeni yapmalıydım. DDA konağındaki çalışma masama oturdum, bulduğum kağıtlara yazmaya başladım. Mavi tükenmez beyaz kağıdın üzerinde çılgınca sörf yapıyordu.
“Duruişiti veya durugörü size geleceği hatırlatabilir. Aynı zamanda bunu size rehber varlığınız da söyleyebilir veya çeşitli yollarla işaret edebilir.
Durugörü, fiziksel görme organını kullanmaksızın görmektir. Burada görme organınız üçüncü gözünüz, diğer adıyla epifiz bezinizdir. Fiziksel görme organınız görmek için ışığa ihtiyaç duyar oysa epifiz bezi karanlıkta görür.
Tüm bu işaretlerin gelişinde, odaklanma, aşk hissi ve hayal kuran biri olmanız son derece etkilidir. Bunların yanında zihninizden veya sesli olarak tekrarlar yapmanız da yadsınamaycak derecede önemlidir. Bilinçaltının gücü elbette akıl almaz ve muazzamdır; tabiri caizse, o, Yaratıcı’nın bir memurudur ve evrensel zeka ile bağlantıdadır. Denilebilir ki Yüce Yaratıcı, tüm insanlara bilinçaltı gibi muhteşem bir gücü vermiş ancak yalnızca hikmete sevdalı kullarına ona erişmek için bir kapı aralamıştır.
Rehber Varlığınız… Rehber varlığınız bir veya birden fazla olabilir. Zaman içinde, bizim anladığımız anlamda zaman, deneyim kazandıkça onun gelip gelmediğini daha iyi anlarsınız. Rehber varlıklar kendi iradeleriyle bir şey yapmazlar. Onlardan size aktarılan her mesaj veya her görüntü yüce yaradanın izni ve emriyledir.
Muhtemelen onu ilk nerede gördüğünüzü asla anımsayamazsınız. Onun kaçıncı yaşam seviyesinde olduğunu bilemez, kim olduğunu göklerden izin gelmedikçe çözemezsiniz. Muhatabınızın kimliği öyle derinlere uzanır, öyle dallanıp budaklanır, öyle zamanlara ve hatta mekanlara yayılır ki onu beşer aklıyla anlamanız mümkün değildir.
Onun bir ermiş hatta bir peygamber bulunma olasılığı vardır. Bir zaman yolcusu veya bedensiz bir varlık olabilir. Öte alemlerden gelen mesajlarda dikkat çeken en önemli özellik kimi zaman akıl almaz derecede hızlı oluşlarıdır.
Bedensiz bir varlık olsa dahi siz onu bir beden suretinde, son derece nurani, şeffaf, yumuşak ve latif görürsünüz. Öyle olur ki kimi zaman yalnızca size bir şey uzatırken ellerini, yüzünü, omuzlarını veya neyi, ne kadar, nasıl görmeniz gerekiyorsa yalnızca o kadarını o şekile görürsünüz, daha fazla değil.
Zamanla, bu işaretlerdeki zeka, manevra, hız ve kıvraklık bu sonsuz kudretin önünde saygı ile eğilmenize sebep olacaktır. Yine tabiri caizse, buradaki ve oradaki görüntüler muazzam farklılıklar içerir. Bu dünyada baktığınız görüntüler oraya kıyasla daha kuru, yoğun ve katıdır. Burası pasif, orası aktifdir.
Orada, ileri derecede ciddiyet ama bir o kadar zarafet ve hatta yeri geldiğinde mizah yer alabilir. Burada gözün değdiği eşya veya manzaralarda bir başıboşluk duygusu gezinir. Buranın atmosferinde oradaki şerbet ve tatlılık bulunmaz. Orası ince, zarif, sevgi, merhamet doludur. Her milimetre karesinde aşk olan görüntülerdir onlar. Görüntüler flu değil aksine nettir, yine de onları tam manasıyla anlamak için zeka gerekir. Bu, duruişiti ve diğer öte alem mesajları için de geçerlidir. Onlara kafa yormanız, size verilen ipuçlarını birleştirmeniz gerekebilir. Görüntüler olağanüstü aydınlık, latif, narin ama bir o kadar da gerçektir, bu dünyadaki kuru katılık o görüntülerde yoktur. Her zerrenin sevgi ve aşk kesildiği diyarlardan geldiği için aynı zamanda çok uçucu ve dile gelmezdir. Her seferinde sizi mutluluğa gark eder. Orada tuhaf erişilmez bir beyazlık vardır, büyülü bir şey. Bazen hafif buğulu ve şerbetli o atmosferi zamanla daha iyi tanırsınız.
Bu tür paranormal deneyimlerde öngörülemeyen bazı zorluklar mevcuttur. Bunlardan en önde geleni, rehber varlığınızı her görmek istediğinizde göremeyişiniz olacaktır. Onun sizinle neye göre bağlantıya geçtiğine dair kafanızda soru işaretleri dolaşır durur. Şunu dikkate almanızda fayda var: Bu türden kutlu bir varlık sizinle aynı boyutta yaşamamaktadır ve bir bedene sahip değildir. Ve o yalnızca gerektiğinde gelecektir. Ve kuvvetle muhtemeldir ki çoğu gelişleri, sizin her şeyden umudu kestiğiniz, yapayalnız kaldığınız dönemlere de rastlayabilir.
Daha ne kadar yazdım bilmiyorum. Yorulmuştum, neyi nereye koyuyor toparlayamıyordum. Üstelik kalemin mürekkebi bitmişti. Burada dur mu demek istiyordu. Bu önemli bilgileri bir zarfa koydum. DDA’nın ikinci kutlu bilgisi her an her şeyin olabileceği gerçeğidir. Görünen varlıklar aleminde her şey pamuk ipliğine bağlıdır ve her şey değişmeye ayarlıdır. Değişim buranın doğasıdır desek yanlış olmaz. Zihnimin dip akıntılarında bundan sonra hayatımın nasıl devam edeceği, hayat nehrinin nasıl akacağı soruları vardı. Hayatım ikiye ayrılıyor gibiydi, yoksa daha mı fazla? Şimdiden sonra ne olacak diye mırıldandı dilim.
Bu büyük ve görklü konağın bir ucundaydım. Tam olarak neresinde? Yerimden kalkmadan arkama yaslandım. Masa ışığını ve gözlerimi kapadım. Nefesim gittikçe sakinleşiyor, yavaşlıyordu. Bilincim varlık sahnesinden yavaş yavaş çekiliyordu. Kaslarım iyiden iyiye gevşedi, yarı yarıya ölüyor gibiydim de… Varlığım silindi, biraz daha ve biraz daha… Duyuların güvenilmez dünyasından böylece sıyrılıyordum.
DDA konağı benimle birlikte uçuşuyor, hafifliyordu. Dünya, Samanyolu ve var olan şeyler dinginlik içinde ilerliyorduk. Ve bir süre sonra zamansız ve mekansız bir yere vardım. Bilincim yok olmuştu. Artık yoktum, yok olduğumu bilmeyecek kadar yok. Böyle ne kadar yokoluşun içinde gaib oldum bilmiyorum, zaman da yok olmuş gibiydi…
Ama sonra birden muazzam bir şey oldu! Her şey o denli hızlıydı ki bilincim bu hıza yetişemiyor, onu yakalayamıyordu! Öyle hızlıydı ki yakaladığı an unutuyordu! O görüntüler o denli gerçekti, orada bir gün buranın bin yılı veya daha fazla gibiydi.
O latif ve muazzam yumuşak, şekerli atmosferi tanımıştım. Bir şeyler oluyordu! Ve bilincim tüm görkemiyle zaman yolcusunun güzelliğini algıladı. Onu daha önce de görmüştüm. Bu güzellik herhangi bir dile çevrilemeyeceği için onu anlatmak imkansızdır. Onu görmeme daha fazla izin verilmedi. Yalnızca, bavulu alan kolunu net bir şekilde görüyordum, yerde duran bir bavulu yine akıl almaz bir hızla aldı ve görüntüden silindi. Çabuk ol der gibiydi. İşte buraya, bu kuru ve katı aleme geri dönmüştüm. Buraya dönmek, hiç dinmeyecek bir sızıyı peşinen kabullenmek demekti. Bir yere mi gidiyordum? Zaman Yolcusu ne demek istemişti? Bu acele nedendi?
Aradan birkaç ay geçti. Gelen kutuma bir ileti düştü, önce ne olduğunu anlamadım. Biraz inceleyince bunun bir uçak bileti olduğunu gördüm. Yurtdışından gelen bu ileti biletimin alındığını ve beni beklediklerini son derece nazik bir dille haber veriyordu.
Hızır elimden tutsun da sana getirsin beni.