Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar
Bazen gidişimiz dönmek içindir. Tıpkı mevsimler ya da aylar gibi. Çoğunluk fark etmese de hiçbir dönüşümüzde aynı kalmayız. Cüneyne dergisi her yeni sayıda yeniden dönüyor. Bir öncekinden epeyce önde. Baharın yavaş yavaş yaza evrildiği şu günlerde hayat ılıman ve umutlu. Ağaçlar çoktan çiçeğe durdular. Göçmen kuşlar eski ya da yeni yuvalarına yerleştiler. Gökyüzü genellikle masmavi gülümsüyor. Surat astığında ise bereketli nisan yağmurları ile toprağı suluyor. Böylesi güzel günlerde biz de Cüneyne olarak bir kez daha tomurcuklanıyoruz. Şiirle, öyküyle, incelemeyle, söyleşiyle, denemeyle… Birkaç gün sonra ülkenin birçok kentinde okurlarımızın ve yazdıklarının yollarını gözleyenlerin ellerinde olacağız.
Yazın, özellikle şiir bunca olumsuzluğun içinde / onların neredeyse tümüne rağmen / yüzümüze tatlı bir gülümseme yayıyor. Bireysel, toplumsal ya da evrensel acılarımızı sağaltıyor. Yaraya merhem sürmek, akmakta olan kanı durdurmak gibi bir şey bu. Güzel günler göreceğiz çocuklar, diyen şairin konuşup yazdığı dilden geleceğe inanmak gibi bir şey. Evet şairler ve yazarlar başkalarının kullandığı dili kullanırlar fakat gizli bir dokunuşla değiştirerek. Derinleştirerek, sayısız farklı anlam yükleyerek.
Duyarlılıkla bakar onlar çevrelerinde olup bitene. Doğrudan göstermeseler bile işaret ederler. Böylece bilincimizin ve iç ya da dış görümüzün sınırlarını genişletirler. Adam sende, dememeyi salık verirler.
Cüneyne’nin ulaşmaya uğraşı gösterdiği erek, büyük insanlık ağacına su taşımak. Kökleri on binlerce yıl öncesine, dalları zamanda uzanabildiği yere kadar uzanan bir ağaç. İnsanlık. Çoğu kez yanılsa da bir daha bir daha deneyen, düştüğünde ayağa kalkıverme yetisine sahip insanlık.
2024 hızla şaşılası bir hızla geçip gitmekte. Kimimiz pencerelerimizden izliyoruz bu geçip gitme halini.
Kimimiz akışa katılıyoruz. Kimimiz umursamaz belki de umarsız. Kimimiz en doğrusuyla yaşama sevinci ve umut dolu. Ellerinizi açın, ellerimizi açalım. Cüneyne yine gelsin diye…