Kavacığın Kumu
söğüt kavlağı bu düdük
bazen yazına yaslanır bazen bahara
bir üflesem soluğum sökülür gelir
son deliği geçince yere damlar inci
böğrümün yamaçları dik yalıyar
her yanımız ağrısa bile
sürünerek çıkarız dağların zirvesine
şiirden geleni şiire yatırdım elim boş
aslını sorarsan birbirini saran bir sürü dize
ülkeler coğrafyasından inci diziyorum
suskun kalan ağzımın içine
benim anam bir sarım makara
ipliğinden çok kumaşına güveniyor
dağları süzen suların eşinde
çam kokulu bir köyde doğmuştur
içine çektiğin havalar bir pürüm meşe
kavacığın kumu değer bir avuç gümüşe
yazından daha net görünür onun yaşamı
kuyulardan daha karanlık cumba damlar
daha kırkı çıkmamış çocukların paçaları
beline kadar çıplak sulardan geçtiğine göre
hiç unutmaz ayağına yapışan çakıl taşlarını
belikleriyle yoldaştır kalem kaşları