“bir boruya üfleyen
erkek ağzın şekil verdiği
camdan bir kadınım/ itaatim…
bardağım, dudaklara dokunup duran
tabağınım, bedeninde olanı tutan” desem
alkıştan patlayacak avuçların
dünya kanatlanacak saltanatından
ipek tüy dökecek baykuşların akbabaların.
Adem’den beri dişiyim…
çağlar tanık yarımım erkek
bedenimde kökleri döl veren ululuğun
dünya dünya olalı sen su’sun ben tohumum
ikimiz bir buzul kütlesinde uyanan damla
kadim bir toprağım seninle çimlenen
tohumum ki can veren olana olmayana
satılmakla alınmak zehrinde bir panzehir
parçaları dilinde ki tırnaktan saç uçlarıma
dilsiz bir manolyanın yargısız infazı
yüksekliğinden alçaklığına tansık olan sorularıma.
evet dişiyim…
çağlar tanık doğurduğum yarımımdır erkek
çöl kumullarında yakıldıkça etim
tarçın kokusundan katrana akan
hınçtan bir heykele dön(dürül)düm eksilerek
bir dudak uykusunda kadınlığım siren sesi / biliyorum
bir çağıldama sağırın heyula korkusuna
gidenin dönmediği bayram yeri
biliyorum camdan bir avizeyim tavanında
sallanıp duran boşluğa / bir ileri… bin geri
ah susmak mızrağıyım
Adem’in ağzında tükürük olalı beri.